Hesap sormanın yolu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre yabancı bir ülkenin istihbarat servisi mensupları "sahte profiller" yöntemini kullanarak Türkiye'de casusluk faaliyetlerinde bulunmuş.
Şimdi o yabancı ülkenin adını vereceğim ama gülmeyin. İyisi mi ben tarif edeyim de adını siz getirin.
At kuyruğu gibi dümdüz ve simsiyah saçlarını bir o yana bir bu yana savurarak ABD Başkanı Trump'a hoş geldin gösterisi (Al-Ayyala dansı) yapan kadınların ülkesi.
Evet, bildiniz, Birleşik Arap Emirlikleri.
Şaka yapmıyorum, BAE gerçekten de ülkemizde çağdaş yöntemlerle istihbarat toplamaya çalışmış.
Gülüyoruz ama bir zamanlar biz de pek farklı değildik.
Muhalif güruhun "Nerede o günler" yollu hasretle andığı dönemlerde eski MİT Müsteşarı Korgeneral Fuat Doğu, "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım" demişti, "Bir CIA yetkilisi gelse, 'Beni Sinop'a götür' dese onu oraya götürmekle memurum..."

***

Türkiye bir zamanlar böyleyse BAE bidayetinden beri böyledir. Nihayetinde petrol kuyusu ülkesi.
"Çağdaş yöntemle istihbarat" dediğim de GSM hattı üzerinden açılan sahte profiller, kritik kurumlardaki isimlere, Dışişleri'nin hassas damarlarına, savunma sanayii yöneticilerine uzatılan dijital oltalar...
Nereden bakarsanız bakın BAE taşeron olabilir bu işte, yani oltanın ucu başka ellerdedir.
Bu tip taşeronluk da dünyada ilk değil.
Danimarka'nın, ABD'nin Avrupa'daki müttefiklerini dinleme işine soyunduğu skandal mesela. Stratejiyi yazan Washington'du, kabloyu ve zemini sağlayan Kopenhag.
BAE'nin Türkiye hakkında yürüttüğü istihbarat taşeronluğu da en fazla bu kadardır.
Şu hâle bakar mısınız: Türkiye'de alınan bir SIM kart, BAE'deki görevlilere teslim edilmek üzere yurtdışına kaçırılıyor. Sanki "Türkiye menşeli hat, yanında bedava casusluk dakikası" kampanyası. Kart bizim bayiden çıkıyor, Körfez'de stratejik cihaz diye açılıyor.