Helal olsun...

Gevşeklik karakter bozukluğunun göstergesi olduğu kadar, tavır sahibi olmak da sağlam karakterin göstergesidir.
Tavır sahibi olmak, gevşeklerin harcı değildir.
Folklorik değil, "fikrin öfkesinden" neşet eden tavırdan söz ediyorum.
Orhan Evci adında bir arkadaşım vardı. Eski yazılarımdan birinde onun daha çocuk denilecek yaşta, o vakitler Mehmet Ali Aybar'ın partisine mensup babasının başörtüsü takmaya karar veren kız kardeşini azarlaması üzerine, babasıyla bir daha aynı rafa ayakkabısını bile koymadığını dercetmiştim.
Söz konusu "ayakkabı" vurgusu merhum arkadaşımla ortak arkadaşlarımızın dahi dikkatini çekmemişti.
Lakin, Alev Alatlı'nın dikkatini çekmiş, "Aynı rafa ayakkabı koymamanın" ne kadar güçlü bir ifade olduğundan sitayişle bahsetmişti.
O gün şöyle düşündüğümü dün gibi hatırlıyorum: Alev Alatlı'nın Batı'ya gidip Doğu'ya varmasını sağlayan biricik etken tavır sahibi olmasıdır.
Sonraki yıllarda, "Müslüman olmak kolay değildir... Ben ciddi Müslümanım..." demesi de bu tavrın göstergesiydi zaten.
Müslüman olmak hem tahkik hem pratik ister, gerçekten de kolay değildir.
Mesela, zalime-müstekbire karşı her daim mazlumun-haksızlığa uğratılmışın yanında durmayı gerektirir.
Alev Alatlı, İsrail'in Gazze halkının üzerine bomba yağdırmaya başladığı günlerde Nai Barghouti'nin "Mum, Sing to the Wind" şarkısını fakirle paylaştığı mesajında şöyle demişti: "Filistinli bir arkadaşım yolladı. Bizden niye çıkmaz Nasıl bir kireçlenmedir bu"
Ah bizden çıkmayan sadece şarkıcı olsaydı! Celtic taraftarları gibi Filistin'e omuz veren taraftarlar da çıkmadı ne yazık ki.
Gelgelelim...
Bizden çıkanlar da "bizden" değildi; aydın ve sanatçı takımının birçoğu gibi.
O kadar ki, "Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir..." diyen aydınlarımız bile oldu.
Hayır yani, bu kafada bir aydının Türk olması "bizden" olmasına kifayet eder mi
Alev Alatlı tastamam bizdendi. Çoraklaşan entelektüel hayatımıza, şehrin karşı kıyısından vaha mesabesinde koşup gelendi.
Bu ülke nasıl oluyor da bunca "sömürge aydınının" iğvasına rağmen ayaklarının üzerinde duruyor sorusunun tek başına cevabı gibiydi.
Alev Alatlı derin ve gerçek aydındı. Dahası, bize bizi gösterenhatırlatan, özgüven aşılayandı.