Malum sosyal medyada Gazze'deki soykırım görüntüleri çokluk "rahatsız edici içerik" uyasıyla karartılıyor.
Söz konusu uyarı spotundan maksat, "Aman hassas ruhlar üzülmesin!.. Aman çocuklar görmesin!" hesabı, "kullanıcıyı" yani "içerik tüketicisini" korumakmış!
Peki, çocukların görmesi kötü de çocukların öldürülmesi iyi mi
"Allah'sız algoritma" çocukların öldürülmesinden değil, ölmüş çocukların görülmesinden rahatsız!
Lafın burasında "Dikkat, adaletin en saf biçimidir..." diyen Simone Weil'e kulak vermenin tam vaktidir. Zira başkasının acısına dikkat kesilmek, ona adalet borcunu teslim etmektir.
Halbuki "dijital perde" bu dikkati iptal ediyor. Adaletin gözleri kapatılınca, zulüm de "kıtalar dolaşıyor".
***
İnsanlığa yapılan en büyük kötülük, kötülüğü göstermemektir. Soykırım görüntülerini saklamak, katledilenleri ikinci kez öldürmek değil midirTanıklık yoksa adalet de yoktur...
Soykırımcıların en sevdiği perde, işbu "rahatsız edici içerik" perdesidir.
Uzun lafın kısası, gösterilmeyen/ perdelenen kötülük hiçleşmeye mahkûmdur.
Orwell'in 1984'ünde "Gerçeklik Bakanlığı" vardı; biz ondan daha ileriyiz. Gerçeklik var, ama üstünde "rahatsız edici içerik" yazan kalın bir bantla.
Post-truth çağında post-görsellik sansürü bu olsa gerek.
Unutulmasın, küresel dünya düzeninin en büyük numarası, görünürlüğü kontrol etmektir.
***
Dünya düzeninin patronu ABD/İsrail