Çok şey mi istiyorum

Beşar Esad'ın babası Hafız Esad'ın 82'deki Hama katliamının etkisiyle (gözyaşları içinde) bir şiir yazıp o dönem Millî Gazete'nin en mümtaz yazarlarından olan Sadık Albayrak abimizin gazete adresine postalamıştım.
Sadık Abi de lütfetmiş, "Zalimler katliam yaparlar ama şairlerin doğmasına engel olamazlar" minvalinde iltifatlarla köşesinde yayımlamıştı.
Üniversiteye henüz başlamıştım, söz konusu iltifat hoşuma gitmişti ama "şair" falan olmadım. O dönem mühendislikte okuyordum, "mühendis" de olmadım. Yurtdışına üniversiteye gittim, "sosyolog" da olmadım.
Birilerinin "olmak" saydıklarını da ben "olmaktan" saymadım.
Velhasıl, hiçbir şey olmadım.
Lakin mesele olmak yahut olmamaktan ibaretse, her daim vicdanlı olmaya çalıştım.

Beşar Esad ile ilişkilerin en sıcak olduğu dönemde, "Ortak bakanlar kurulu toplantıları yapılsın, ülke sınırları kaldırılsın..." lakırdılarının havalarda uçuştuğu günlerde, öncelikle Suriye'nin yaptığı katliamlarla hesaplaşması gerektiğini dile getiren rahmetli Akif Emre abimle birlikte hareket ettim.
Ne oldu biliyor musunuz
"Suriye'yle tek devlet iki millet olalım..." yollu coşan muhteremler çok geçmeden Suriye'deki iç savaş için "Suriye'deki devrimcilere silah gönderelim" çağrıları yapmaya başladılar.
Merhum üstadımız Sezai Karakoç'la birlikte hiç gecikmeden "Suriye tuzaktır!" diye uyarmaya çalıştık.
Karşılığında da olmadık hakaret ve tehditlere maruz kaldık. Bir defasında, Akif Emre, Prof. Mahmut Erol Kılıç ve fakirin fotoğraflarımızın üzerine kan sıçratılmış tehdit bildirileriyle karşılaştık.
Ne ki vicdanım susmaya elvermedi; dilim döndüğünce anlatmaktan vazgeçmedim.

Suriye tuzağını görmek için de müthiş bir analiz gücüne sahip olmak gerekmezdi. İsrail'in ve İsrail'i bölgeye yerleştirenlerin emellerini unutmamak kâfiydi.
Kaldı ki her şey gözümüzün önünde olmuştu...
Hatırlar mısınız; Suriye sınırımıza 1950'lerde döşenen mayınlar 2009'da birdenbire gündem olmuştu. Tarıma elverişli bu arazilerdeki mayınları temizleyecek teçhizatın TSK envanterinde olmadığını da aynı yıl öğrenmiştik.