Çok ah aldın!..
Ukrayna'nın ABD ve İngiliz yapımı füzelerle Rusya'ya saldırması üzerine Putin'in nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip "durdurulması imkânsız" addedilen balistik füzeyle Ukrayna'yı vurması ABD'ye mesajdı.
Ne ki ABD mesajı alıp "aklıselimle" hareket etmek yerine, yangına benzinle müdahale edercesine, Ukrayna'ya nükleer silah vermeyi tartışmaya başladı.
Gerçi bu da pek sürpriz olmadı. İngiltere'nin "İngiliz ordusunun bu gece savaşması istenirse bu gece savaşırız!.." şeklindeki çıkışı bu "akılsız aklın" habercisi gibiydi.
Fransa derseniz, Aslan Asker Şvayk mesabesindeki Macron, Ukrayna'ya asker göndermeye dünden hazır. NATO Askeri Komite Başkanı da geçen gün Rusya'ya "önleyici savaş" kabilinden saldırı düzenlemekten söz etti.
Rusya'yı Afganistan veya Irak mı zannediyorlar, bilemiyorum. Benim bildiğim şudur: "Aklın ipini salarsan ayağına dolanır..."
"Çağdaş muasır medeniyet" nasıl bir körlüğe düçar oldu ki nükleer savaş tehlikesini o meşhur bilimkurgu filmlerindeki "Bir cisim yaklaşıyor" repliği misali fantastik kurgu sanmaya başladı.
Şu hâle bakar mısınız: Barışa dair umut Trump'a kaldı. Gülmeyin. Dugin bile, Trump diyor da başka bir şey demiyor.
Hele hele Trump'ın savaşları bitireceğine dair söz verdiğini hatırlatmaları yok mu
Hayır yani, dünya barışı Trump'ın insafına kaldıysa, o dünyanın helvası şimdiden hazırlansın.
Kılı kırk yaran, her ihtimali değerlendiren, burnu Kaf dağındaki "modern dünya" nasıl bir ah aldı ki, el ele kol kola nükleer felakete koşmaya başladı Üstelik sinemadan romana, müzikten tiyatroya kadar bütün büyük sanat eserleri savaşların ne büyük felaket olduğunu anlattığı hâlde.
Dünyayı dolduran o barış söylemleri retorikten ibaret miydi Ki, en çok ihtiyaç duyulan günümüzde anılmaz oldu.