Bunlar kaderimiz mi

Arama kurtarma çalışmalarında kimi yanlışların veya aksaklıkların olması "bozgunculuğa" maske yapılamaz. Her şeyden evvel cenaze evinde niza veya şamata olmaz. Enkaz altındaki canlarımız kurtarılmayı, vefat edenlerimiz de defnedilmeyi beklerken "siyaset" yapılmaz. Yanlışlar söylenmeyecek mi Elbette söylenecek... Hele şu enkaz kaldırılsın, yaralar biraz olsun sarılsın, ondan sonra isterseniz imar affından girin müteahhitlerden çıkın. Depremde bunca yıkımı yaşamak da kader değildir. Mademki TOKİ evlerinin yıkılmamasıyla övünüyoruz, demek ki depreme dayanıklı evler yapmak mümkün... Tedbirsizliğin suçu kadere atılamaz. İnancımızın hülasası şudur: Tedbir bizden takdir Allah'tandır. Nasıl ki evlerimizin depremde yıkılması tedbirsizliğimizin ifadesidir, arama kurtarma çalışması yapıldığı sırada da "Devlet yok, hükümet yok, asker yok, AFAD yetersiz ve hatta sorumsuz..." demek de eleştiri değildir. Düpedüz bozgunculuktur. Tedbirsizlik kaderimiz olamayacağı gibi "bozgunculuk" da kaderimiz olamaz. Bu aziz milletin birliğine, birlikteliğine, dayanışmasına ve tüm moral değerlerine çatallı dilleriyle saldıranlar... Bu en zor günlerimizde bile yalan ve iftiralarına ara vermek yerine ikiye katlayan bozguncular, neden bu milletin kaderi olsun İzanları, insafları yok. O kadar ki, "Macaristan yardım ekiplerine kolaylık gösterilmedi" şeklindeki haberlerini Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis yalanlamak zorunda kaldı. Bunların gazetesi (Sözcü) de "Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem sonrası CHP'li belediyeleri aramadı" diye haber yaptı. Sonradan ortaya çıktı ki, Başkan Erdoğan ilk günden tek tek hepsini aradı. Haberi silmek zorunda kaldılar ama oluşturdukları algı (çamur izi)