Bu kuralları çiğnemeden olmaz
Avrupa Parlamentosu seçimleri, başta Fransa olmak üzere birçok AB ülkesini temsilen "aşırı sağcı" parlamenterlerin zaferiyle sonuçlandı.
"Aşırı sağcı" diye hop oturup hop kalkan "Avrupalı liberaller" de ABD'nin patronu olduğu cari dünya sistemine aşırı bağlı.
Avrupa'nın "aşırı sağcılarının" aşırılıklarından biri de İsrail'e verdikleri koşulsuz destek.
"Avrupa'nın liberal değerlerine" yeri geldiğinde LGBT karşıtlığıyla, yeri geldiğindeyse "soykırım yandaşlığıyla" tepkilerini koyuyorlar. Tıpkı Macaristan Başbakanı Viktor Orban gibi.
Öte yandan, ABDAB-Rusya çatışmasında Rusya'ya düşmanlıktan kaçınmaları ve ABDAB'yi Rusya'ya karşı saldırgan tavırlarından ötürü eleştirmeleri dikkat çekiyor.
Bizdeki "aşırı sağcılarda" bu kadarı bile yok. Ümit Özdağ gibi "sağaltılmış sağcıların" tek hedefi göçmenlerden ibaret.
Bir tarafta ABD'den adeta sömürgesi gibi "faydalanan" İsrail, bir tarafta Orban gibi İsrail'in Avrupa'daki en büyük destekçilerinin Rusya müdafaası ve ABDAB eleştirisi...
Bir başka ifadeyle, bir tarafta ABD İsrail, diğer tarafta ABDAB.
İki taraf da birbirine, "Sen bana destek ver, ben de sana ses çıkarmayayım" diyor. Arada bir de "Çok abartma ama; bak seni zor duruma sokarım!" minvalinde uyarılarda bulunuyor.
Mesela, son zamanlarda Uluslararası Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler'in soykırımcı Netanyahu hükümeti özelinde İsrail'e karşı hamlelerinden tutun, İrlanda, İspanya ve Norveç gibi birtakım Avrupa ülkelerinin Filistin'i tanıma kararlarına kadar, ABDAB'nin ABDİsrail'e "sakinleşme" çağrısı yaptığı anlaşılıyor.
ABDİsrail ise bu çağrıların her birine daha da fazla "soykırım" yaparak karşılık veriyor.
Elbette bu tür çağrılar, tek bir kaynaktan verilen "emirler" şeklinde telakki edilemez. Hatta çoğu kez daha önceden bastırılan haklı eleştirilerin yeri geldiğinde "gevşetilmesiyle" ortaya çıkıyor. Soykırımın ilk aylarında ABDİsrail'in barbarlıkları karşısında suspus kalan ana akım medya kuruluşlarının, ABDAB'nin (dişe dokunur bir etkisi olmasa da) tavır değişikliği sonrası İsrail'in "kabahatlerini" daha fazla dile getirir olması buna örnektir.
Buradan anlaşılacak olan şudur: Konu "Batı" ve "Batı'nın uluslararası politikaları" olduğunda, karşımıza çıkan "anlaşmazlıklar" ABD'nin "iç politika anlaşmazlıklarından" ibarettir.