Aylak din adamları

Yıllar yılı "dinleri" üzerine tartışmaya doyamadılar. Sonunu getirdikleri hiçbir "tartışma" da yok!
Zaten sonunu getirdiklerinde yeni baştan başlıyorlar.
Hem de aynı şekilde!
Kemal Sunal filmlerini tekrar tekrar izleyen "yurdum insanı" gibi aynı konuları tartışmaktan vazgeçmiyorlar.
Zerre miskali "barika-i hakikat" hasıl oluyor mu peki
Ne gezeer! Meydanda cüruf ve fesattan başka hiçbir şey yok.
"Din adamları" kavramlaştırmasını oldum olası sevmem. Bizde "ruhban sınıfı" olmadığı için de yakışıksız bulurum.
Lakin bunlara "Aylak din adamları" ifadesi "cuk" oturuyor. Gün geçmiyor ki "yeni" bir şey üretmesinler.

Bu aylak din adamlarından yıllar önce aynı ortamlarda oturtup kalktığımız biri "İslam'da o yok, bu yok" yollu, "eski deliklerden yeni bakışlar" atmayı alışkanlık haline getirmişti. (Adı lazım değil, fakat kamuoyunda şöhret kazanmış bir muhteremdi.)
"İslam'da mucize yok" dediği günün ertesi yolda izde rastlamış, "Hocam yeni bir gelişme var mı" diye takılmıştım.
Gülmeyin, şaka yapmıyorum.
Akılları sıra "ihya" ediyorlardı ama dinde adeta seri "üretime" geçmişlerdi.
Biri vardı, "Kader" bahsiyle kafayı bozmuştu. En son olarak da "Kuran'da Müslüman'a yer yok!" diyecek kıvama gelmişti.
Daha sonra da "tarihselcilik" belasına "Kur'an-ı Mübin"in hükümlerini yok sayacak kadar tozutmuştu.