ABD kime bağlı

Çağımızın en etkili İngiliz muhafazakârlarından biri olan Roger Scruton, Batı medeniyetiyle İslam'ın uyumsuzluğunu, İslami görüşün "ulus devlet" kavramına yer tanımamasıyla açıklamıştı.
Hazrete göre söz konusu "ulus devlet" anlayışı, modern Batı medeniyetinin olmazsa olmazıydı. Kişiler devlete "dindaşlık" üzerinden değil, "vatandaşlık" bağıyla bağlanırdı.
Anglosakson muhafazakârlık "vatandaşlık" söylemini etnisite merkezinde şekillendirmemişti.
Haliyle, Rousseau'nun "toplum sözleşmesi" misali bir yaklaşımı da reddediyordu.
Mahut muhafazakâr çizgiye göre "vatandaşlık" bağı, "ortak değer ve gelenekler" üzerinden kurulurdu.
Peki bu "ortak değer ve gelenekler" neyin nesiydi
Bush'un ABD Kongresi'nde El-Kaide'den bahsederken sarf ettiği şu sözleri hatırlayalım tam vaktidir: "Amerikalılar soruyor: Neden bizden nefret ediyorlar İşte bu mecliste gördükleri şeyden nefret ediyorlar; demokratik yollarla seçilmiş bir hükümetten (...) Özgürlüklerimizden nefret ediyorlar, inanç özgürlüğümüz, ifade özgürlüğümüz ve oy vermek suretiyle birbirimizle farklı fikirlerde olma özgürlüğümüz..."
Bush'un "Savaş suçları işleme özgürlüğümüzden nefret ediyorlar" diyecek hâli yoktu ya!

İslamofobi ile malul Batı nezdinde, sadece El-Kaide ve benzerlerinin değil, topyekûn "Müslümanların" kendilerinden nefret ettiği algısı hâkimdir.
ABD'nin "savaş suçu işleme özgürlüğü", ABD'nin özgürlükler terazisinde "ifade özgürlüğüne" göre hayli ağır basar.
Başka bir ifadeyle, "savaş suçu işleme" özgürlüklerinin yanında "ifade özgürlüğünün" esamesi bile okunmaz.
Hatta, savaş suçu işlemelerini engelleyecek ifade özgürlüklerine yeri geldiğinde yasak koydukları herkesin malumudur.
Irak'ta 2007'de işledikleri savaş suçlarından sadece birinin görüntülerini yayımladığı için WikiLeaks kurucusu