Vicdanı, ahlakı, empatiyi bombalayanlar

İslam dünyası Filistin konusunda berbat bir imtihan verdi.

Gördük ki İslam ülkelerinde pek popüler olan Filistin, Gazze, Mescid-i Aksa diskurları "edebiyattan" ibaretmiş.

Kendilerine vicdanlı insan, rakik kalpli Müslüman süsü vermiş çakma şairlere, yazarlara bol bol kitap sattıran, kullanışlı bir araçmış meğer

Dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde insanlara reva görülen zulümler, suret-i haktan görünen siyasetçilerin, kitleleri peşlerinden sürükleyip kendilerine oy vermeye sevk etmek için istismar ettiği ama hakikatte zerre umursamadığı hadiselermiş.

Takke düştü kel göründü.

Liderlerin söyledikleri ile yaptıklarının hiç uyuşmadığı ortaya çıktı.

Herkesin gözü önünde çoluk çocuk demeden katliama girişenleri durdurmak için üzerlerine düşeni yapmadılar.

Sadece bugüne kadar kışkırtıp durdukları kitlelerin "gazını alacak", sade suya tirit beyanatlarla, boş, anlamsız, faydasız kınamalarla yetindiler.

Ne ordularını harekete geçirdiler, ne mazlumlara insani yardım ulaştırdılar, ne diplomatik ilişkilerini kestiler, ne ticaretlerini durdurdular, ne de hukuki adımlar attılar.

İsrail'in savaş suçlarını mahkemeye taşıyan ülke, nüfusunun sadece 1,7'si Müslüman olan Güney Afrika Cumhuriyeti oldu.

Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin yöneticileri utanmadılar. Oralı olmadılar.

Bunu yapan neden biz olmadık demediler.

İnsanlar hasta, yaralı, aç ve açıkta Ne yapalım ki onlara yardım ulaştıralım diye kıvranan gayrimüslim aktivistler oldu.

Ülkelerinden Siyonist apertheid rejimine malzeme taşınmasın diye kendilerini gemilere zincirleyen vicdanlı Yahudiler oldu.

Yaşanan korkunç katliamları Allah'ın her günü kürsülerde konu edip unutturmayan, sürekli gündemde tutan bazı Amerikalı ve Avrupalı siyasetçiler oldu.

Onlar çabalarken İslam ülkelerinin liderleri ıslık çalıp havalara baktılar. Bu can sıkıcı konu artık gündemden düşsün, fazla konuşulmasın, unutulsun istediler.

Fakat kafamızı mahsus kuma gömmedikçe gözlerimiz önünde yaşanan korkunç acıları görmezden gelmemiz imkansız!

Her gün beşiğinde uyurken parçalanmış bebeklerinin, bombalanmış evlerin yıkıntılarından çıkarılmış çocuk cesetlerinin görüntüleri düşüyor önümüze.

Yıkılan küçük dünyalarının tozuna toprağına bulanmış cansız minik bedenler

Çaresizce katliamdan kaçan sivilleri zevk için vuran hasta ruhlu keskin nişancıları, mülteci kamplarına bombalar atan psikopat askerleri görüyoruz.

Şu çağda açlık ve hastalıkla boğuşan, hayvan yemi yiyerek hayata tutunmaya çalışan zavallı insanları görüyoruz.

Bir yanda da işlenen cinayetleri göre göre zalimlerin depolarına silah, mühimmat, hammadde taşıyanları, ölüm makinalarına enerji tedarik edenleri görüyoruz.