Veri tsunamisi karşısında tek çaremiz: Yapay zeka

Bugün, tarihte daha önce hiç görülmemiş bir hızda ve miktarda veri üretiliyor.

Sadece siz bu yazıyı okuyana kadar geçecek süre içinde, muhtemelen insanoğlunun on dokuzunca asra kadar üretip kayda geçirdiği tüm bilgilerden daha fazla bilgi üretilmiş ve kayıtlara girmiş olacak.

Akademisyenler, yazılımcılar, anketçiler, haritacılar, sosyal medya kullanıcıları, gazeteciler, yazarlar, şairler, besteciler ve çeşitli içerik üreticileri hiç durmadan veri üretiyorlar. Tüm bu faaliyetler, veri miktarının astronomik boyutlara ulaşmasına, adeta bir tufana dönüşmesine katkıda bulunuyor.

Sadece dünyanın dört bir yanında yazan, çizen, konuşan, fotoğraf ve video çekip paylaşan milyarlarca insan veri üretmiyor!..

Dünyada ve uzayda konuşlandırılmış milyarlarca sensör, uzaydan gelen elektromanyetik dalgaları, havanın sıcaklığını, basıncını ve nem oranını, rüzgarın yönünü ve şiddetini, fay hatlarından gelen sinyalleri, denizlerin sıcaklığını, radyasyon seviyelerini izliyor ve kaydediyor.

Internet üzerinde çalışan sayısız bot, farklı ülkelerdeki finansal hareketleri, borsalardaki iniş çıkışları, sosyal medya trendlerini, kripto para transferlerini, havadaki uçakların, denizdeki gemilerin, karadaki araçların rotalarını takip ediyor.

İnsanın zihin kapasitesi, bu inanılmaz büyüklükte veriyi işlemek için kifayet etmiyor.

İster istemez hepimiz gözlerimizi, bu kör edici yoğunluktaki ışıktan korumak için olabildiğince kısıyor, kulaklarımızı bu sağır edici gürültüden koruyabilmek için kendi ellerimizle tıkıyoruz.

Ve zihinlerimiz yorgun düşüp bizi yolda bırakmasın diye, akıl sağlığımıza halel gelmesin diye, adeta fazla düşünmemek, gamsız, umursamaz, vurdum duymaz olmak için çaba gösteriyoruz.

Fakat kendimizi alık, cahil, olan bitenden habersiz hissetmek de işimize gelmiyor! Dünyayı bildiğimizi, kavradığımızı, anlamlandırabildiğimizi düşünmek istiyoruz.

Bunu sağlamanın yolu, gerçekliğin yerine ona benzeyen ama çözünürlüğü, derinliği ve değişkenliği çok düşük, hayali bir "gerçeklik alternatifi" yerleştirmek.

Normalde algılarımız vasıtasıyla edinmemiz gereken bilgileri olabildiğince "kısıp", o bariyerden bir şekilde sızanları da zihnimizde işleme zahmetinden kaçınınca oluşan belirsizliğin üzerine "inançlarımızdan inşa ettiğimiz" o alternatif gerçekliği koyuyoruz.

Gerçek dünyayı tümüyle kavramanın zorluğu nedeniyle, "olanın" yerine "olduğunu sandığımız" ya da "olduğuna inanmak istediğimiz" bir "sanal gerçekliği" ikame ediyoruz.

Fakat ne kadar çabalarsak çabalayalım, "veri tsunamisinin" dev dalgalarının gelip, bugüne kadar iyi kötü konforlu, güvenli, huzurlu kalabilmiş zihinlerimizi alt üst etmesine mani olamıyoruz.

Bu kadar veriyi "işlemek"