Telsizden gelen ses yalan söylüyorsa

Siperde, başınızın üzerinde kurşunlar vızıldarken, elinizdeki telsizden gelecek haberleri bekleyen bir subay olduğunuzu düşünün.

Telsiz cızırdıyor, komutanınız konuşuyor, size beklediğiniz bilgi ve talimatları veriyor.

Emrinizdeki askerlerle beraber, o telsizden işittiğiniz bilgi ve talimatlara göre yer değiştirecek ya da siperde kalacaksınız.

Vereceğiniz kararın sorumluluğu çok ağır.

Yanlış bir tercihiniz, hayatının baharında delikanlıların, ana kuzusu evlatların, hasretle beklenen sevgililerin, yolları gözlenen genç babaların hayatlarının sönüp gitmesine mâl olacak.

O yüzden telsizden gelen bilgiler çok önemli:

Cephe gerisinde yeterince mühimmat ve kumanya var mı Varsa size ulaştırılabilecek mi

Düşmanlar hangi yöndeler Hareket mi ediyorlar, duruyorlar mı Ellerinde nasıl silahlar var

Yardımınıza gelecek destek kuvvetler var mı Hava desteği, istihbarat desteği sağlanacak mı

Yoksa yalnız başınıza mücadele etmek zorunda mısınız

Bu şartlarda telsizdeki sesin aşağıdakilerden hangisi olmasını tercih ederdiniz:

Moraliniz bozulmasın diye, kendinizi kötü hissetmeyin diye, o hale düşmenize sebep olanları sorumlu tutmayın diye aleyhinize gelişen şartları saklayan;
size gönderecek kumanya kalmadığı halde "yolladık… varmak üzeredir" diye boş ümitler veren; yardıma gelen falan olmadığı halde "dayanın, imdadınıza yetişiyoruz" diye sizi kandıran; gerçek tam tersi olduğu halde "düşman teslim bayrağını çekmek üzere" diye yalanlar uyduran bir ses mi
Mevcut durumu hiç yalan dolan karıştırmadan aktaran, kaç öğünlük yiyecek, ne kadar mühimmat kaldığını, riskleri, tehlikeleri ve imkansızlıkları tek tek söyleyip bunlar karşısında yapılabilecekleri, atılabilecek gerçekçi adımları değerlendiren bir ses mi


Sanırım kimse bu haldeyken kandırılmayı istemez!

Cephede çarpışan her asker elbette ölümle burun buruna olduğunu bilir.

Ama kandırılarak ölümün kucağına atılmakla, neyin ne olduğunu bilerek çarpışmak arasında dağlar kadar fark var.

Bu hâl sadece savaşa mahsus değil…

Yaşadığımız hayat türlü türlü ekonomik, politik, ideolojik çatışmalarla dolu.

Ve bu çatışmaların tam ortasında bize yön veren "telsiz sesleri" var.

Siyasetçilerin, kanaat önderlerinin, gazetecilerin önümüze koyduklarına bakıp kendimize bir yol haritası çizmeye çalışıyoruz…

Fakat onlar çoğu zaman kulağımıza hoş gelen, bizi kaygılarımızdan geçici olarak uzaklaştıran sözler fısıldıyorlar.

"Her şey yolunda."

"Birkaç aya/yıla her şey düzelecek."

"Merak etmeyin, işler kontrol altında."

Oysa hakikatte mühimmat tükenmiş, kumanya bitmiş, destek gelmeyecek olabiliyor!..

Gerçeklikle yüzleşmek acı vericidir. Kimi zaman hayallerimizi parçalar, kimi zaman güven duvarlarımızı yerle bir eder.