Savaşçı yıkar ama yapamaz
Quentin Tarantino'nun yazıp yönettiği 2012 yapımı, iki Oskar ödüllü "Django Unchained" filminin hikayesi 1858 yılında geçer.
Film, zenci köle Django'nun hikayesi üzerinden kölelerin maruz kaldıkları zulümleri, çektikleri korkunç acıları, köleciliğin gayri insani tabiatını anlatır ve dönemin ırkçılığını hicveder.
Cesareti, zekası ve atikliğiyle öne çıkan Django, bir köle gibi değil de hür bir insan gibi davranmayı öğrendikten sonra, kanlı bir intikam almak üzere kendisine ve karısı Broomhilda'ya eziyet eden ırkçı beyaz "efendilerinin" peşine düşecektir.
Seyircilere hem aksiyon dolu sahneler hem de karakterlerin duygusal yolculuklarını sunan "mazlumun intikamı" temalı filmler sinema severler arasında hep çok ilgi görür.
"Spartaküs", "Ben Hur", "Braveheart", "Robin Hood", "Gladiator" gibi benzer filmlerde, büyük haksızlıklara uğrayan ana karakterler genellikle adaletsizliğe veya kötülüğe karşı savaşıp intikamlarını alırlar.
Adaletin işlemediği veya geciktiği durumlarda, haksızlığa uğrayan, büyük mağduriyetler yaşayan karakterlerin güçlenip kendi elleriyle hesap sormaları, seyircileri heyecanlandırır.
Müesses nizamın zalim yöneticilerinin acı kuvveti karşısında kendilerini güçsüz ve çaresiz hisseden sıradan insanlar, kendi içlerinden çıkıp zalimlerden hesap sorma mücadelesine girişen "cesur kahramanlara" büyük sempati duyarlar.
Bu hislerin gerçek hayatta da güçlü tezahürleri görülür.
Kitleler uğradığı haksızlığın hesabını sormak için kavgaya girmekten korkmayan kahramanın peşine düşer, arkasında saf tutarlar.
Hele kahramanları, rövanş sürecinde onlara da bir takım "kazanımlar" sağlıyorsa ona iyice bağlanır, onu bir kurtarıcı, bir aziz, hatta bir "yarı-tanrı" mertebesine yükseltirler.
Tabi kahramandan beklenen, kendi şahsi intikamını almasının ötesine geçip, âdil, kimsenin haksızlığa uğramadığı, zalimlerin hak ettikleri şekilde cezalandırıldığı bir düzen kurmasıdır.
Fakat insanların ıskaladığı şudur: Kahraman savaşçıların sahip oldukları becerilerle, ayakları yere basan yeni bir düzen kurmak için gereken beceriler birbirinden farklıdır.
Tüm enerjilerini ve zihinsel kapasitelerini kendilerine tasallut edenlerle mücadeleye hasreden savaşçıların, yıktıklarının yerine daha iyi bir düzen kurmak için gereken entelektüel kapasiteyi geliştirmeleri çok zordur.
Zalimlerin çarkını kırmak, müesses nizamı yıkmak, içine doğduğu adaletsiz düzeni yerle bir etmek için yaşayan kimselerin zihni, "kurmakla", "yapmakla", "inşa etmekle", "ıslah etmekle" yeterince meşgul olamaz.
Ömrü boyunca sadece "intikam" ateşiyle yanmış savaşçı, yeneceği kimse kalmadığında motivasyonunu kaybeder.