Sadık Bir Dava İnsanı Asiltürk

İLİM, siyaset, dava ve devlet insanı, Muhterem Oğuzhan Asiltürk ağabeyimizin vefatının 1. yıldönümündeyiz. 1935 Malatya Hekimhan doğumlu. Üniversite öğrenimini, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamladı. İTÜ'de okurken, o dönemde "öğretim görevlisi" olarak çalışan Erbakan Hoca ile tanıştı. Manevî konularda fikir alışverişi yaptılar. Güçlü bir dostluk oluşturdular. Okulunu bitirince Kars Arpaçay'da müteahhitliğe başladı. Ankara'da, ölünceye kadar oturduğu bir ev satın aldı. Erbakan Hoca, Kars gezisinde Oğuzhan Bey'i ziyaret etti. Oğuzhan Bey, "Bir yardımımız olacak mı" diye sordu. Erbakan Hoca, siyasete başlarken onu Ankara'ya çağırdı. Ama, o çağırış!.. Erbakan Hoca'nın vefatına kadar hep beraber oldular. Hak dava uğruna birlikte çalıştılar. MSP'nin "genel sekreterlik" görevini üstlendi. 5 dönem Malatya milletvekili seçildi. MSP döneminin İçişleri ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarını üstlendi. Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde içişleri bakanı idi. ABD'nin Türkiye'ye "silâh ambargosu" uygulaması sonrası, Amerika'nın Türkiye'deki bütün askeri üslerini kapattı. pushfn('ads'); Millî konularda tavizsizdi. Erbakan Hoca'nın en büyük destekçisi oldu. Davalar, liderleri ile temsil edilirdi. Lidere sahip çıkmak, davaya sahip çıkmaktı. Lidere sıkıntı çıkarmak isteyenlerin karşısına kale gibi dikildi. Teşkilât disiplini içinde ölçülere sıkı sıkıya uymaya davet etti. Bir konudaki görüşünü sonuna kadar savunur; istişare sonucu, lider karar verdikten sonra, o karara tereddütsüz uyardı. LİDERİN YAKININDAErbakan Hoca siyasete girdikten sonra etrafında 15 kadar yakın dava ve çalışma arkadaşı oluştu. Dış mihraklar ve yerli işbirlikçileri, bu aziz milletin özünden çıkmış Millî Görüş hareketini bir kaşık suda boğmak, liderini tasfiye etmek istediler. Yakın çalışma arkadaşlarıyla birbirlerine öylesine kenetlendiler ki, Millî Görüş kalesinin sarsılmasına izin vermediler. Millî Görüşçülerin yürüttüğü amansız mücadeleyi gördükçe, Ömer Seyfettin'in, konusunu Peçevî İbrahim Efendi Tarihi'nden alan "Başını Vermeyen Şehit" öyküsünün kahramanlarını düşünürdüm. Öykünün, Zigetvar ve Drijgal kalelerinin fethine katılan Kuru Kadı, Deli Mehmet, Deli Hüsrev isimli serdengeçtilerinin, savaşlarda kelle koltukta, düşmanı biçercesine cihat edişleri gözümün önüne gelirdi. Savaş sonrası padişah onlara rütbe, kılıç vb. hediyeler vermek istediğinde almazlar, "Fânî bedene kefen gerektir" derlerdi. pushfn('ads'); Oğuzhan ağabey de Millî Görüş davasının fedaisi olarak çalıştı. Lideri hiç bırakmadı. Ayrı baş çekmek isteyenleri uyardı. Israr edenlerle fütursuzca mücadele verdi. Emaneti korudu. Muhterem Asiltürk, aynı zamanda "davetçi"ydi. Son 20 yıl içinde ondan en çok şu ayeti dinledim: "Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücadele et." (Nahl, 125) Oğuzhan Bey, 7 kez kalp ameliyatı geçirdi. Son senelerde, kabına sığmayan o heyecan insanı, büyük oranda eski hareketliliğini ve konuşma seriliğini kaybetti. Fakat hak davadaki çalışmalarını sonuna kadar sürdürdü. CİHADI BIRAKMADIOğlu, Doç. Dr. Murat Asiltürk, bir toplantıda,