Müzakereden Niçin Kaçıyorsunuz

HEP yazıyor ve konuşuyoruz: Türkiye'nin meselelerinin ideal çözümü iktidar ve muhalefetin birlikte müzakere yöntemi ile gerçekleşir. Yasalar; iktidar ve muhalefete farklı görevler yüklüyor. Her ikisi de lazım. Her ikisi de millet iradesi ile şekilleniyor. Milletin seçtikleri, ülkenin geleceği için bir araya gelmek zorundalar. Türkiye'yi 20 senedir hırslı, bencil, kibirli bir zihniyet yönetiyor. Çözümlerine güvenemeyen bu zihniyet, muhalefetin varlığından rahatsız oluyor. Muhalefeti yok saymakla yetinmiyor; yakıştırmalar yapıyor, ağzını bozuyor, hatta yalan ve iftiraya bile tevessül ediyor. Dahası; kavgacı, ayrıştırıcı ve gerilimli bir politika izliyor. Türkiye uçacak, şahlanacak, dünya bize imrenecek diyor; ama ülkeyi getirdikleri tehlikeli durum ortada! Perişanlık, plansızlık, beceriksizlik ortada iken, bir de 2023, 2053, 2071 hedefleri diyerek geleceği pazarlamaları yok mu Arkadaş, önce bugünün problemlerine çözüm bul; halkın aklı ile oynamaya kalkma, demekten başka söz bulamıyoruz. Bugüne kadar mirasyedi gibi davrandınız! Elde, avuçta ne varsa sattınız! Özelleştirme diyerek fabrikalar, kurumlar yabancılara da gitti. Hazine arazilerine, zeytinliklere bile göz diktiniz! pushfn('ads'); Varlık Fonu kurarak Türkiye'nin en değerli kurumlarını ipotek altına aldınız! İsrafta sınır tanımadınız; hatta bunu "itibar sebebi" gördünüz! Bunları yaparken, hiç muhalefete sorma ihtiyacı duymadınız! Bir kere olsun, muhalefet liderleri ile bir araya gelemediniz! "Ortak akıl" dediniz; "tek akıl"a yöneldiniz! Meseleleri muhalefetle müzakereden kaçtınız! Size, hangi yanlışınızın hatırlatılmasından korkuyorsunuz TABİİ ÇÖZÜM BU işin böyle yürümeyeceği anlaşıldı. Milli Görüş partileri baştan beri kuşatıcı, kucaklayıcı bir siyaset izledi. Ülkenin tek ferdini dışlamadı. Hepsini birinci sınıf vatandaş olarak gördü. Batısından doğusuna gelişmişliği her yere yaymaya çalıştı. İnsana hizmeti ibadet olarak gördü. Onların herkese yetecek kadar engin bir insan sevgisi vardı. İnsanları kardeşliğe çağırdı. İç barışın önemini kavradı. İç çatışmaya izin vermedi. Saadet Partisi, "Erbakan'ı anma programları"na katılan tüm siyasi parti liderlerine "söz hakkı" verdi. Filistin mitinglerine katılan tüm siyasi liderlere de! Saadet Partisi fikir ve çözümlerinden emindi. Farklı görüşlerin seslendirilmesinden korkmadı. Hükümet ise, "Konuşturmayın!" yöntemini benimsedi. Devlet imkânları ve TV'lerinin yüzde 95'ini kendisi kullandı; bu da yetmedi, özel medyayı da kontrolüne aldı. pushfn('ads'); Saadet Partisi farklı fikirlere sonuna kadar açıktı. Siyasi partilerle iletişim halindeydi. Bu tavırla, 6 siyasi parti, "6'lı masa" oluşturup Türkiye'nin meselelerinde birleştikleri konuları belirlediler. Genel başkanlar da "6'lı zirve" ismiyle bir araya geldi. Ortak çözümlerini kamuoyuna deklare ettiler. Türkiye'nin meselelerinin 6 parti tarafından müzakereye başlanması büyük bir gelişmeydi. Keşke, diğer partiler de bir araya gelebilseydi! 6'lı masa toplumda büyük kabul gördü. Sinerji oluşturdu. Milletin ümidi yeşerdi. Siyaset kurumu, "çözümün adresi" olarak görülmeye başladı. Gençlerimizin yüzde 83'ünün geleceğini yabancı ülkelerde aradığı bir dönemde