Gözler Saadet Partisi zerinde

Çekilmez duruma gelen hayat pahalılığı, yapılan zamlar halkımızı bunalttı. Hükümet, israflarına fütursuzca devam ediyor. Bir tarafta hızla artan dış borçlar, faiz ödemeleri; diğer tarafta çeşitli gerekçelerle hükümet yanlısı kişilerin birden çok maaş alması Dış politikada ülkemiz kuşatılıyor; ABD ve İsrail ekseninde çarpık bir dış politika izleniyor. Halk, arayış içinde! Bütün dikkatini Saadet Partisi üzerine çevirmiş durumda. Halk başlangıçta AKP'ye, "Bunlar da Milli Görüşçü" referansı ile oy verdi. Onlar da, "AKP'yi Erbakan kurdurdu" gibi yanlış haberler yaymaktan geri durmadı. Her şey bütün açıklığı ile ortaya çıktı. Erdoğan'a yakın iş adamı ve AKP yöneticilerinden Ethem Sancak açıkladı: " AK Parti Amerika'nın desteği ile iktidara geldi." Vaktiyle bunu Erbakan Hoca da söylüyordu. Bugün, AKP'nin Milli Görüş'le hiç ilgisi olmadığı ortaya çıktı. pushfn('ads'); AKP öncüleri, deniz bittikten, Türkiye'yi büyük sıkıntıların eşiğine getirdikten sonra, Milli Görüş çalışma modelini uyguladıkları efsanevi hizmet günlerini hatırlamaya başladı. Erdoğan; kendisinin de Erbakan'la çalıştığını, gençlik kolları başkanlığı, İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığını söyledi. "Ben de Karamollaoğlu'nun durumundayım" demeye getirdi. "İflas eden tüccar eski defterleri karıştırır"mış ya! Önceden söz dinlemeliydiniz! Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bu sözlere atfen; "Evet, ben de hocamızın yanında, Erdoğan'la beraber bulundum; ama" diyerek farkını anlattı: "Ben hiç gömlek değiştirmedim. Başkalarının gömleğini hiç giymedim." (06.04.2022) ÜLKEYİ BİTİRDİLER Saadet Partisi, baştan beri hükümeti hep uyardı. Çözümler sundu; rehberlik etti. Erbakan Hoca, AKP'nin ilk hükümetinin güvenoyu aldığı 18 Kasım 2002 gününün akşamı TV'ye çıktı; hükümet programı üzerinden uyarılarını yaparak yol gösterdi: "Uzakta kara bulutlar görüyorum. Hükümetin hazırladığı 100 milyarlık bütçe devletin işini görmez. 100 milyara daha ihtiyaç var." Devamla dedi ki: "Bu 100 milyarı, borç alarak, vergi koyarak, zam yaparak değil; faizden kurtararak, kaynak paketleri ile milli kaynakları harekete geçirerek; halkı ezerek değil; tatlı reçetelerle temin etmek zorundasınız." pushfn('ads'); Hükümet, kendinden çok emindi. Çözüm sunup yol gösterenlere, "Bize akıl vermeyin; oy verin" diye küçümsüyordu. Başlangıçta fabrikaları, meraları satıp, yabancılara toprak satışını 12 kat artırarak, işi kurtarmaya çalıştı. "Üretim seferberliği" olmayınca, elde var olan hızla tükendi. "Daha çok kazanacağız"(!) aklıyla şeker ve kâğıt fabrikalarını sattı; sonra maliyetinin kat kat fazlasıyla, dövizle şeker, kâğıt almaya koştu. Geldiğimiz noktayı birlikte yaşıyoruz! Hoyratça ve plansız yönetimin acı faturasını hepimiz ödüyoruz. Suriye, Irak gibi komşularımız çözüm beklerken, hükümet işgalci, zalim İsrail'le normalleşme yoluna gitti. İçte ve dışta büyük sıkıntılar oluşturdu. Saadet Partisi süreci üzülerek, dikkatle izledi. Hükümet, sunduğu çözümleri dikkate almadı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, halkımıza şu müjdeyi verdi: "Türkiye'yi hükümetin sürüklediği uçurumdan kurtaracak çözümlere