Yapay zekâ ve öğretim

21. yüzyılda değişim hayatın her alanında devam ediyor. Dijitalleşme ve yapay zekânın eğitimdeki yeri her geçen gün artıyor. Eğitimciler olarak elbette yakından takip ediyoruz. Yapay zekâ artık bir problemi çözmenin çok ötesine geçmiş durumda. Karşımızda insani duygu ve vurgularla neredeyse gerçek zamanlı olarak bize yanıtlar verebilen yepyeni bir "şey" var. Bu sıradışı teknoloji, örneğin dünyanın pek çok milletinden insanın yazılı veya sözlü "anlık" iletişim kurabilmesi için yabancı dil bariyerini kırmak üzere. Bu konuyu, FMV Eğitim Kurumları Direktörü ve Kurucu Temsilcisi Müge Yalım Alpan ile konuştum.
Yapay zekâ, problemi çözüp çocuğun ödevini yaptırdığı bir araç değil artık. Ona o problemi nasıl çözeceği konusunda rehberlik edebilen, anlık geri bildirim ve ipuçları verebilen müthiş bir yardımcı. Bence yapay zekâ, öğretmenlerin iş yükünü azaltacak ve öğrenme süreçlerini çok daha verimli hale getirecek ancak öğretmenin, yapılandırılmış eğitim ortamlarının yerini tamamen alamayacak.
FMV Işık Okulları, Cumhuriyet'imizin 100'üncü yılına armağan olarak açılan Florya Yerleşkesi'yle birlikte kampüs sayısı 5'e çıkan ve üniversitesi olan bir eğitim ağı. Sınıflarında öğrencilerinin ihtiyaçlarına göre özgür, yaratıcı, tasarımcı öğretmenleriyle, akıl ve bilime dayalı öğretim anlayışıyla, kurum vizyon, misyon ve hedeflerinin çatısı altında "Önce iyi insanlar yetiştirmeye" devam ediyor. 138 yıllık eğitim çınarı, birikimini yeni açılan yerleşkesine aktarıyor.
ÖĞRENMEDE ÖZNE VE SINAVLAR
Bu eğitim ağı içinde öğretim birliğini sağlayabilmek için vakıf yöneticileri, okullarındaki akademik ve rehberlik liderleri düzenli aralıklar bir araya geliyor. Vizyon, misyon, akademik süreçlerimizi sürekli gözden geçiriyor ve "Daha iyi neler yapabiliriz, günün ihtiyaçları nelerdir" sorularına sürekli yanıt arıyor. Bu ortak akılla planlanan çatı çalışmalar içinde öğretmen her zaman özgür ve yaratıcı yönünü koruyor.
Öğrenci öğrenmede öznedir. Yani daha çok söz hakkı, seçenek ve sahiplenme fırsatı vermek olarak tanımlayabiliriz. Çocuklarımızı yaşayacakları ve çalışacakları topluma hazırlamak ve bu değişime ayak uydurmalarını sağlamak için ihtiyaç duyacakları becerilerin kazandırılması her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Çocuklarımızın gelecekteki zorluklarla baş edebilmesi için 21'inci yüzyılda onlardan beklenilen "yaşam boyu öğrenme" disiplinidir.