Teyit önyargısı

Önyargılar kişiler arası ilişkilerin sekteye uğramasına neden olabiliyor. İletişim süreçlerinin sağlıklı bir zemin üzerinde devam edebilmesi için kişisel farkındalık önem taşıyor. Sadece kişiler arası ilişkilerde değil hayatın her alanında farkında olarak ya da olmayarak sahip olunan önyargılar üzerine çalışan Psikolojik Danışman Kübra Karahanoğlu ile ikinci kitabına adını veren Teyit Önyargısı üzerine konuştuk.
Bireyin mevcut inançlarıyla ve görüşleriyle tutarlı bilgileri araması ve yorumlaması olarak tanımlanan teyit önyargısı hemen herkeste az ya da çok bulunuyor. Teyit önyargısı, kasıtlı olmamakla birlikte karşıtı olduğumuz bilgilerin kabulünü zorlaştırıyor. Aynı zamanda karar verme süreçlerimizde de etkili oluyor. Çünkü genellikle inandığımız şeyin doğru olduğunu savunuyor, bunun dışındakilerle pek ilgilenmiyoruz, bu şeyler inandığımızla ilgili olsa dahi. Peki, neden böyle yapıyoruz Günlük yaşamımızın her alanında farkında olsak da olmasak da hepimizde az ya da çok var olan teyit önyargısı bu soruya cevap veriyor.
Bu önyargı, mevcut bilgiyi çoğu zaman mantık dışı biçimde yorumlamayı beraberinde getiriyor. Kişi sahip olduğu bilgiyi kendi düşünceleri ve varsayımlarını doğrulamak için kullanıyor. Farkında olsa dahi bundan vazgeçmek kolay olmuyor. Çünkü mevcut önyargıyı korumak kişiyi iyi hissettiriyor.
KENDİMİZE SORULAR SORMALIYIZ
Bu nedenle, önyargının ne olduğunun ve hayatlarımızda nasıl yer aldığının farkında olmak önem taşıyor. Çünkü ancak bu farkındalık mevcut önyargılarımızı ve maruz kaldığımız önyargıları nasıl yönetebileceğimizi bize gösterebilir. Bunun farkında olabilmek için kendimize şu soruları sorabilmek gerekiyor: "İnandığım bir konuyu tartışırken savunmaya mı geçiyorum yoksa karşımdakini dinleyip ne dediğini anlamaya çalışıyor muyum", "Başkalarının benim gibi düşünmüyor