Bir yandan küresel salgının etkisiyle hızı artan dijitalleşme günlük hayatımızı her anlamda etkilemeye devam ederken, bir yandan öğrencilerimizin duygusal, bilişsel, sosyal ihtiyaçları farklılaşıyor. Bu hızlı değişim sürecinde doğal olarak öğretmenlik mesleği de sürekli dönüşüyor. Geleceğin meslekleri hakkında tahminler çok çeşitli, ancak öğretmenliğin her zaman var olacak bir meslek olduğu konusunda birçok kişi hemfikir. Öte yandan hızlı değişimin getirdiklerine ayak uydurmak için öğretmenler, öğrenme sürecindeki etkilerini sorgulamak ve yeni rollerini tasarlamak durumundalar. Eskiden olduğu gibi bilginin tek sahibi artık öğretmen değil. Tersine bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bugün tüm öğrenenler için asıl zorluk doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak. Bu yüzden artık hem öğreten, hem öğrenen öğretmenler var. Günümüzde mutlak otorite olan öğretmenlerin yerini, öğrencilerine öğrenme yolculuklarında eşlik edecek, onların ellerini tutacak, akademik dürüstlüğü öğretecek, bilgiye hızla ulaşan öğrencilerin merak etme, yaratıcı ve üretken olma yönlerini geliştirecek öğretmenler alıyor. Artık Marc Prensky'nin ortaya koyduğu 'dijital yerli' ve 'dijital göçmen' özelliklerini taşıyan, yani farklı kuşakları temsil eden öğretmenler ve öğrenciler aynı sınıf ortamını paylaşıyor. Sınıf ortamı kavramı da değişti. Öğretmen, öğrencilerine sadece okulda değil, gerektiğinde evlerinde ekran karşısında da bir sınıf ortamı yaratıyor. Öğretmenler hızla kendilerini dijital dünyayla uyumlu hale getirmeye çalışıyor. AKADEMİK KOÇLUK Öğretmen, geleceğin mesleklerini tam olarak bilmeden öğrencilerini geleceğe hazırlıyor. Ama uluslararası kabul almış gerçekler ve normlar da var. Başarılı bireyler olabilmeleri için öğrencilerin kendini daha iyi tanıma, hedef belirleme, organize olma, motivasyon ve başarısını artırma, sorumluluk alma gibi 21. yy. becerilerine ihtiyaçları var. Bu durum öğretmeni akademik bir koçluğa yönlendiriyor. FMV Işık Okulları Eğitim Kurumları Direktörü ve Kurucu Temsilcisi Müge Yalım Alpan, yaptığımız