Söze bu sefer "Bir Varmış Bir Yokmuş... Masallar Çocuklara Şifaymış" diyerek başlayalım. Alışılagelmişin dışına çıkalım ve gökten üç elma düşürelim. Birinci elma çocuklara, gülsünler hep barış içinde. İkinci elma dünyaya, masallar gibi hep iyi olsun sonu. Üçüncü elma da yazılarımızı okuyan tüm okurlarımıza. Elmalarımızı sonda değil başta düşürdük bu sefer; geç kalmayalım diye iyiliğe ve güzelliğe. Masal ve çocuk arasındaki bağ nasıldır Masalın çocuk gelişimine ne gibi katkıları olur Bu soruların cevaplarını masal ile ilgili çalışmalarıyla uluslararası ödüle layık görülen, Eğitimci Yazar, Şair Anne olarak bilinen Sultan Serdar Doksöz'den dinledim.
Sultan Hoca, masalın artıları ile ilgili şu cümleleri sıralıyor: Her çocuk merak eder, kim olduğunu ve yaşamı sorgular. İşte tam bu noktada, masal çocuğun hayatında önemli bir yer tutar. Masaldaki kahramanlarla özdeşleşen çocuklar, kendilerini tanıma fırsatı bulurken, aktarılan kültür öğeleriyle de çevresini tanırlar. Toplumsal kuralları dinlemek ve onları anlamaya çalışmak çoğu zaman sıkıcıdır. Masal ile bağ kuran çocuklar, bu kuralları eğlenerek öğrenirler.
Günümüzde dijital çağın ilerlemesiyle kuşaklar arasındaki bağın gitgide azaldığını rahatlıkla görebiliyoruz. Geçmiş ve gelecek arasındaki dilsizliğin arttığı bir dönemde masal köprüler kurmanın en basit ve en güzel aracıdır. Masallar, çocukların ailesi ve çevresiyle olan iletişimini güçlendirir. Çocuklar, gerçek hayat ile bağlantı kurarlar. Olay örgüsünün içerisinde yer alarak problem çözme becerilerini geliştirebilirler.
İKİSİ BİRBİRLERİNE YAKIŞIYOR
Masallar, genellikle içinden çıktıkları toplumun değer, tutum ve davranışlarını yansıtır. Çocukların hatalarını düzeltmek, olumlu mesajları uygun bir dille anlatabilmek ve kültürü gelecek kuşaklara aktarabilmek için masallar güçlü bir kaynaktır. Bunu en iyi salgın sürecinde gördük; dedeleriyle, nineleriyle vakit geçiren çocuklar aslında kültürlerini tanıyorlardı. Salgında kültürel aktarım durduğunda, masallar kültürün kurtarıcısı olmuştur.