Ekran bağımlılığı

Yaz tatili sona erdi ve yeni eğitimöğretim yılı başladı. Hemen her kademeden öğrenci tatil boyunca gereğinden fazla ekrana maruz kaldı. Koronavirüs salgını sürecinde tırmanışa geçen ve giderek artan ekran bağımlılığı konusunu SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan ve SODİMER Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Pınar ile değerlendirdik.
Çocuk ve gençler arasında artış gösteren ekran bağımlılığı; anksiyete, depresyon, dikkat dağınıklığı, akran zorbalığı, istismar gibi birçok riskin ortaya çıkmasında rol oynayabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş, çocukların fiziksel etkinliklere günde en az 60 dakika zaman ayırmaları ve ekranlardan olabildiğince uzak, sosyal bir hayat sürmeleri gerektiğini belirtiyor. Ancak tüm uyarılara rağmen çocuk ve gençler kendilerini eve kapatıyor, ekran başında şiddet içerikli oyunlar oynuyor ve saatlerce zaman geçirebiliyorlar. Bu da çocuk ve gençlerin kaygı düzeylerini yükseltiyor ve saldırganlık eğilimlerini tetikliyor.
Çocuk ve ergenler WhatsApp ve benzeri uygulamalar aracılığıyla birbirlerine zorbalık yapabiliyorlar. Okulda başlayan zorbalık, akıllı telefonlar aracılığıyla evde de devam ediyor. Birçok ebeveyn, çocuklarının neye maruz kaldığı, sosyal medyada ne tür içeriklere eriştiği ve ne türden eylemlerde bulundukları konusunda bilgisiz ve ilgisiz olabilmektedir.
ÇOCUKLARIN KORUNMASI
İlk olarak çocuklar iki yaşına gelene dek ekranlardan kesinlikle uzak tutulmalıdır. Bu dönemde insan beyni hareketli imajları işleme yeterliliğine sahip değildir. Bebeklere mama yedirirken veya tek başlarına olduklarında onları ekrana maruz bırakmak özellikle nöro-gelişimsel olarak bebeğin istismarı ve ihmali anlamına gelebiliyor. İkinci olarak, okul öncesi dönem çocuklarına yaşlarına uygun masal ve hikâyeler okuyun. Evde ailece kutu oyunları oynayın ve temiz havada etkinlikler yapın.