Dijital dönüşüm kültüründe Metaverse

Metaverse aslında bizlerle gerçeklik arasındaki katmandır. Metaverse, artırılmış ve sanal gerçeklik yardımıyla tüm faaliyetlerin gerçekleştirilebildiği üç boyutlu sanal dünyayı, bir ekosistemi ifade etmekte. Sanal gerçeklik bir bilgisayar sistemi çalıştıran simüle edilmiş bir dünya iken artırılmış gerçeklik, sanal nesneleri gerçek dünyanın bir görüntüsünün üzerine yerleştiren sistem. Bu konuyu, Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan ile konuştuk. Levent Hoca'nın verdiği bilgiye göre hem sanal, hem de artırılmış gerçeklik günümüz dünyasında eğitimin pek çok alanında, eğitim süreçlerini etkinleştiren bir araç olarak kullanılıyor. Öğrencilere kontrollü ortamlarda öğrenme etkinliklerini gerçekleştirerek sanal öğrenme deneyimi sağlıyor. Tabii ki gerçek ve sanal nesneleri üç boyutlu olarak birleştirmek bilişsel yükü azaltmada öğrencilere yardımcı olacak. Çünkü sanal nesneler, kullanıcıların kendi duyuları tarafından doğrudan algılanmıyor, oysaki artırılmış gerçeklik eğitim uygulamaları, kullanıcının gerçek dünya ile algısını ve etkileşimini geliştirebilir. SANAL DÜNYADA EĞİTİM Sanal gerçeklik öğrenmeyi ve akılda tutmayı sağlamak için yenilikçi bir yaklaşım. Düşünün bir astronomi dersinde öğrenciler artırılmış gerçeklik uygulaması ile oynayarak gezegenler arasındaki ilişkiyi öğrenebilir. Bu sayede öğrenciler astronomi öğrenme konusunda daha fazla motivasyon kazanacaklar, öğrenme istekleri artacak. Ayrıca Metaverse sayesinde yükseköğretim kurumlarını, bir kreş veya lise eğitimini sanal dünyaya taşıyabilir, onun dijital ikizini oluşturabiliriz. Üniversitelerin sanal kampüs kapıları öğrencilere açılabilir, dijital ikiz kampüslerde canlı derslerde profesörlerle gerçek zamanlı sohbetlerle etkileşim kurulabilir, diyor Levent Hoca. Tabii ki bazı zorlukları da olacak. Geleneksel sistem öğrenme çıktılarına