Deprem sonrası ilk eğitim gününde öğretmenler öğrencilerine nasıl davranmalılar

Türk Psikologlar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Klinik Psikolog Prof. Dr. Ferhunde Öktem'in deprem sonrası ilk eğitim gününde öğretmenlerin öğrencilerine nasıl davranmaları gerektiğini içeren mektubunu içeriğine hiç dokunmadan olduğu gibi köşemde sizlerle paylaşıyorum.Çok Sevgili Öğretmenlerimiz,Yeni bir dönem başlıyor. Bu kez geçmiş dönemlere kıyasla daha zor görevler bizleri bekliyor. Kafamızdaki sorular çok çalışmadığımız yerden geldi. Sınıfımıza konuk gelen çocuklarımıza nasıl davranacağımızı tam bilmiyoruz, bu durum bizi korkutuyor. Yetkinliğimizi yitirmiş gibiyiz. Biz erişkinler bu ağır yıkımla henüz başa çıkamazken çocuklarımıza nasıl yardımcı olabileceğiz Şimdi durun ve derin bir nefes alın. Biraz söyleştikten sonra içinizdeki gücün farkına varacağınızı biliyorum. Çünkü ben en çökkün, en yılgın olduğum zamanlar öğretmenlerle, çocuklarla birlikte olduğum zaman içimde yeni umutların yeşerdiğini, farkında olmadığım gücümün bir yerlerden pırıldamaya başladığını, birliktelikten oluşan güçle yeni çözüm yollarını oluşturabildiğimizi biliyorum, pek çok kez bunu yaşadım ve deneyimledim. Şimdi sizinle olmak istememin de nedeni bu.Sevgili Öğretmenlerim, sizlerle çok kısacık ama etkisi çok büyük bir bilgiyi paylaşmak isterim. Yaşama başladığımız ilk andan oluşan bağlanma biçimimiz sonraki günler için belirleyici olmaktadır. Ne oluyor bağlanma sırasında1. Aynalama: Annenin yüzü bebek için bir ayna görevi görür. Bebek annenin yüzünde keyifli, mutlu bir ifade gördüğünde kendinin iyi olduğunu ve annenin yüzünden de bunun yansıdığına inanır. Bu dosya o zaman açılır ve bütün yaşamımız süresince bu yansımayı bir kaynak olarak kullanırız. Hep bizim için önemli olan kişilerin yüz ifadesini kollarız. Bizim olayları anlayabilmemiz için karşımızdaki yüz ifadesi bir dayanak oluşturur.2.Temel Güven: Bebek gereksinimlerinin karşılanmasıyla kendini güvende hisseder. "Ben gereksinimlerimi anlatabiliyorum ve onlar bunu anlayabiliyor ve giderebiliyor, o halde ben güvendeyim" Bu dosya da doğumda açılır ve tüm yaşamımızda devam eder.3. Aidiyet Duygusu: Bu kucak benim. Bu battaniye benim. Bu benim evim, gibi. Sağlıklı aidiyetler oluşturduğumuzda kendimizi daha güçlü ve güvende hissederizSevgili Öğretmenlerim, bu bilgiyi neden paylaştım Çünkü okula başlayan her çocukta sizin yüzünüz onlar için ayna görevi görecek, güven duygusunu sizden alacak, siz onun öğretmeni, bu sınıf onun sınıfı olacaktır. Okula başlayan her çocuk öğretmen olmayı ister, güzel öğretmenler onlara rol model olacaktır.Sevgili Öğretmenlerim, sınıfınıza gelen öğrenci sizin tarafınızdan fark edilmek isteyecektir, sizinle kuracağı göz ilişkisi bunun kanıtı olacaktır. Adıyla seslenilmesi kabul edildiğinin göstergesidir. Özellikle zor günlerde kabul edildiğini görmek, acıyarak değil ama sevgi dolu bir yüz ifadesi ile aynalanmak ve yetkin bir erişkin tarafından güvende olduğu duygusunu yaşatmak sağlam bir gelecek oluşturmak için önemli bir adımdır. Okulun açıldığı ilk gün ne olacak Sınıfınızın öğrencileri koşuşarak kendi arkadaşlarına kavuşma coşkusunu yaşayacaklar. Yeni gelen öğrencinizin ise bu coşkuyu yaşayacak arkadaşı yoktur, kaygısı ise çoktur. Nasıl bir kayıpla gelmiştir Ailesinden yitirdikleri var mıdır Burada yanında kimler vardır ve nerede kalıyorlardır Kitapları ve defterleri alınmış mıdır Aslında sevgili öğretmenlerim bu bilgilerin tümünün sizde bulunması gerekmektedir. Bunu talep edin ve oluşturun.Bir konuk geleceği zaman evimize önceden çeki düzen veririz, ikramlarımızın olup olmadığını kontrol ederiz. Ev halkı rol paylaşımları yaparız. Sınıfınıza gelen öğrencinize ilişkin bir hazırlık yapamadığınızı duyuyorum, bu da sizi biraz kaygılandırıyor çünkü sizin sınıfınızı da hazırlamanız gerekiyor. Çocuklarınız yeni gelen arkadaşlarına karşı nasıl davranacaklarını bilemezler, merak ederler, rahat bırakmakla rahatsız etmek arasındaki çizgiyi oluşturamayabilirler. Konuk çocuğun varlığında sınıfı hazırlamak zordur. Okulunuzda şöyle bir uygulama herkes için kolaylaştırıcı olacaktır: Okul Müdürü yeni gelen öğrencileri ve ailelerini kendi odasında (ya da uygun bir salonda) sıcak bir biçimde ağırlar. Tüm personelin yakalarında isimleri ve görevleri vardır-Çetin Evren: Müdür, Fatma Özler: Müdür Sekreteri, Ali Yaşar: Temizlik Görevlisi gibi. Sonra çocuklara okulun önemli bölümleri tanıtılır, tuvalet, spor salonu, kantin vb. Bu yaklaşım hem çocuklara bilinen bir yerde olma güvenini aktaracaktır hem de öğretmenlere sınıflarını az da olsa hazırlama olanağı yaratacaktır. Öğretmen sınıfta daha uyumlu çocuklarla oluşturacağı küçük gruplarla yeni gelen öğrencinin nereye oturacağı, ders aralarında kimlerle olabileceği gibi düzenlemeleri yapabilecek, yedek kitap, defter, kalem vb. sağlayabilecektir. "Bunları aile sağlasın" diyebilirsiniz. Unutmayın ki bu aileler de ciddi kayıplarla buraya geldiler, düşünemeyebilirler.Öğrencileriniz, yeni gelen arkadaşlarının öyküsünü çok merak ederler. Bu konuda onları durdurmanız sizin işinizi kolaylaştıracaktır. "Sevgili çocuklarım, arkadaşınıza ilişkin merak ettiğiniz bir şey olursa gelip bana sorun. Ona sorduğunuz bazı sorular onu üzebilir" bilgisini mutlaka paylaşın ve izleyin. İlk günler ciddi bir biçimde ders yapmayın. Sizin sınıfınız düzey olarak konuk öğrencinizden önde olabilir. Bunun vurgulanması çocuğun kendini değersiz hissetmesine yol açabilir. Müzik, resim gibi sanat etkinlikleri, spor, kağıt katlama gibi uğraşlar,