Ben bir öğretmenim

Eğitimci Hasan Kelkit ile öğretmenlik mesleğini, edebiyatı, kitaplarını ve şairliğini konuştuk. "Gençleri ve çocukları çok seviyorum. Onlara bildiğim her şeyi öğretmek, onlardan bir şeyler öğrenmek, onlarla zaman geçirmek inanılmaz bir şey!" Hasan Kelkit kimdir, bize biraz kendinizi tanıtır mısınızÖncelikle çok değer verdiğim gazetenizde ve kanalınızda benimle röportaj yapacak olmanız beni çok onurlandırdı, bundan dolayı şahsınıza ve gazetenize sonsuz teşekkürlerimi sunarım.14 Nisan 1967'de güzel bir bahar ayında ve sonraları tutkunu olacağım şehirde -Ankara'da- doğdum. Beş kardeşin sondan ikincisiyim. İlk ve orta okulu Ankara'da tamamladıktan sonra yaşamımın dönüm noktası olan şehre, İstanbul'a, sağlık koleji okumak üzere gittim. Yaşamımdan birçok şey alan ve yaşamıma birçok şey katan dört yıl parasız yatılı okuduktan sonra tutkunu olduğum şehre tekrar dönerek devlet memurluğuna Numune Hastanesinde başladım. Geceleri bir yandan memurluğa devam ederken gündüzleri de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdim. Sonra da kara kara kayaların arasındaki tipik bir Anadolu ilçesi olan Sivrihisar'da öğretmenliğe başladım. 1995'te askerliğimi tamamladıktan sonra 1996 yılında bana iki güzel evlat veren eşimle hayat arkadaşı oldum ve sonra da Ankara'nın Pursaklar ilçesindeki sağlık meslek lisesine Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak atandım. 13 yıl burada öğretmenlik yaptıktan sonra Ankara Ayrancı Aysel Yücetürk Anadolu Lisesine atandım ve hâlâ bu okulda Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak çalışmaktayım. Bu arada yılların birikimi ve deneyimiyle 2016 yılında yazarlığa başladım; Çözüm Yayınlarının, Başka Yayıncılık'ın, Özdebir'in, 4 Boyut'un yazarı ve aynı zamanda Eğitimetri Yayıncılık'ın da editörüyüm. Lise 9, 10, 11. sınıf düzeyinde kitaplarımın yanı sıra TYT ve AYT'ye hazırlık soru bankalarım, konu anlatımlı kitaplarım olmak üzere 8 yapıtım var. Luna Yayınlarından çıkan dumanı üstünde Kısa Metrajlı Film adlı bir şiir kitabım ve ayrıca baskıya hazır 2 şiir kitabım daha var. Derlenmeyi bekleyen bir sürü de öyküm Bu arada farklı türde birçok kitabın da dil uzmanlığını yaptım. Böylece eğitim ve öğretimin hem devlet hem özel hem de yazarlık ayağında birçok hizmette bulundum. Öğretmenlik ve yazarlıktan arda kalan zamanlarımda ailemle zaman geçirir, kitap okur, saz çalar ve müzik dinlerim. 26 yıldır evliyim ve biri 25, diğeri 7 yaşında dünyalar tatlısı iki oğlum var.Öğretmenlik mesleğini daha doğrusu Türk dili ve edebiyatı öğretmenliğini seçmenizdeki etken neydiAslını söylemek gerekirse benim güzel sanatlara karşı genel bir ilgim vardı. Resim çiziyordum, saz çalıyordum ve şiir yazıyordum. Bildiğiniz üzere edebiyat da güzel sanatlardan biri. Ben de tercihimi edebiyattan yana kullandım. Eğer alanınızı seviyorsanız bence kesinlikle o yolda ilerlemelisiniz, ben de Türk dili ve öğretmenliği yolunda ilerledim. Tabii ki amatör olarak saz çalmaya, resim çizmeye de devam ettim. Ayrıca gençleri ve çocukları çok seviyorum. Onlara bildiğim her şeyi öğretmek, onlardan bir şeyler öğrenmek, onlarla zaman geçirmek inanılmaz bir şey! Bu durum bana çok büyük bir haz veriyor ve beni çok zinde tutuyor. Daha ne olsun..Güncel bir konu olduğu için bu soruyu sorma gereği hissettim, siz de öğretmensiniz sonuçta, 2022 Kasım ayında yapılan "Öğretmen Kariyer Basamakları Sınavı" ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyimMillî Eğitim Bakanlığı tarafından 2006 yılında yapılan ve bir daha tekrarlanmayan uzman öğretmenlik sınavı, 2022 yılının Kasım ayında tekrar yapıldı ve maalesef ben de bu sınava girmek zorunda kaldım. Maalesef diyorum çünkü sorulan sorularla bizim neyimizi ölçtüler anlamış değilim. Maalesef diyorum çünkü uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik kadroları birçok öğretmenin umurunda bile değil. Öğretmenlerin bu sınava girme nedeni, sadece ve sadece maaşlarını biraz da olsa iyileştirmektir.2006 yılında yapılan sınava da girmiş ve uzman öğretmenlik kadrosunu da almıştım. Aradan 16 yıl geçmiş ve bu sınavı bir daha yapmamış ve birçok öğretmeni mağdur etmişsiniz. Ayrıca böyle bir sınav içeriğiyle öğretmenin niteliği asla ölçülemez. İllaki sınav yapacaksanız da her öğretmenin alanıyla ilgili sorular da sormalısınız. Yani bu uygulamanın gözden tekrar geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun bir de özel okul tarafı var tabii ki orada çalışanlar öğretmen değil mi Hadi diyelim onlara da sınava girme hakkı verdiniz, bu öğretmenlerin parasal anlamda alacağı farkı kim verecek sizce, özel okul sahipleri mi!..Nasıl bir öğretmensiniz, tarif eder misinizBu soruya izin verirseniz bir şiirimle yanıt vermek isterim:BEN BİR ÖĞRETMENİM1993 yılında aldım çantamı elimeTuttum Sivrihisar'ın Arnavut kaldırımlarınıÖğretmen olmuştum artıkÇiçeği burnunda bir öğretmenİdeallerim vardı gerçekleştireceğim Yollarım vardı izleyeceğimCumhuriyet çocuğuydum,Yolum çağdaş uygarlık yoluKısacası, kısacası Atatürk yoluHiçbir zaman yalpalamayacaktıSapmayacaktı çizgim milim dahiEdebiyat öğretecektim çocuklarımaBir de Türkçe!..Bir de "insan gibi insan" olmayıYunus'u, Karacaoğlan'ı, Nesimi'yiÂşık Veysel'i, Nazım'ı bir deKaranlıkta fener olacak,Aydınlıkta Diyojen gibiFenerle adam arayacaktımKimi zaman gece savaşacaktımKimi zaman da gündüzCahille ve cehaletle"Her zaman falakaya yatırıyorum daBir türlü adam edemedim!"Diyen cühela babanınZavallı, ürkek çocuğununYani Ali İhsan'ın sırtını sıvazlayıpOkşayacaktım başını,Onu sürekli tahtaya kaldırıpÖzgüven aşılayacaktım ona.Evinde hiç sözü geçmeyenEsamesi bile okunmayanAma okumaya çalışanAyşelerin, Fatmaların, HaticelerinEzikliğini ve sinikliğini ortadan kaldırıpSeslerini daha davudi çıkarmalarınıTurgut Özakman'dan "Ah Şu Gençler"iSahnede sergileyip kimi zaman anne-babalarıKimi zaman öğretmenleri Kimi zaman da gençleriEleştirecektik hiç çekinmedenSazıma eşlik edenÖzgürlük, eşitlik, kardeşlik türkülerimiziÖğretecektim hiç korkmadanBen bir öğretmenimBenim işim, tek işim insan"İnsan gibi insan" yetiştirmekMuhammed, Ayşe, Haticeİsa, Meryem, Lea demedenDini, dili, ulusu, memleketi, mezhebiNedir hiç bilmeden"İnsan gibi insan" yetiştirmek Ben bir öğretmenimBenim işim, tek işim insan"İnsan gibi", insan yetiştirmek"İnsan gibi insan" yetiştirmekBir şiir kitabınızın çıktığını ve 2 kitabınızın da baskıya hazır olduğunu ifade ettiniz demek ki bir hayli şiiriniz var, hadi oturup şiir yazayım demiyorsunuz tabii ki ama nasıl geliyor bu ilham size, biraz anlatır mısınızHiç belli olmuyor, gece 02.00'de, sabah 05.00'te, arabada, okulda, parkta, her zaman ve her yerde Örneğin Kısa Metrajlı Film adlı şiirimi de sabah 05.00'te yazmıştım. Valery şöyle der: "İlk dize Tanrı vergisi, gerisi alın teridir." Benim için de şiir yazmak gerçekten öyle. Birden karşılaştığım bir olay, durum, manzarayla bir dize beliriverir aklımda. Onu bir kenara yazarım ve şiirimi bu dizeyle geliştiririm hatta şiirimin adı da bu aklıma gelen ilk dizeyle ilgili olur çoğu zaman.Bir kış günü dersteyim, kar bir hayli yağmıştı ve her taraf bembeyazdı, ağaçlar da Ağacın dalında biriken bir tutam karın dalından yere düştüğünü gördüm ve "Bir Kar Tutunamadı Ağacın Dallarına" adlı şiirimi yazdım.Bir gün televizyonda eskiden tanıdığım bir oyuncuyu gördüm, fiziğinde ve yüzünde pek değişiklik yoktu ama gözlerinde pek fer kalmamıştı ve göz kenarlarında kırışıklıklar çıkmaya başlamıştı. İşte o zaman aklıma birden "İnsan gözlerinden başlar yaşlanmaya" dizesi geldi ve sonrası da Valery'nin dediği gibi alın teriyleEdebiyatla müzik aynı tür güzel sanatlardan ve iç içe, saz çaldığınızı da söylediniz, bu özelliğinizin öğretmenliğinizde bir katkısı var mıOlmaz mı Örneğin şiir ünitesinin içinde türkü konusu da