NİSANUR

Rıdvan Öztek, otomobiliyle Ataköy'deki siteden çıktı. Telefon kulağındaydı:

- Tamam canım, ararım Nasıl.. Nereye gideceğim yahu, galeriye gidiyorum.

Rıdvan sitenin dışında iki kişi görünce, yavaşlamış, hatta tam onların hizasına gelince durmuş, sözlüsüne "Sonra konuşuruz" diyerek telefonu kapatmıştı.

Sözlüsü de "Ofise gidince beni ara" demişti en son.

Yaşlı, güler yüzlü, nurani, sevimli, başörtülü ihtiyar bir kadın, kaldırımda, yanındaki kızın koluna girmiş, kafasını onun koluna yaslamıştı. Ayakta durmaktan yorulmuş gibiydi.

Rıdvan sol kapı içindeki düğmeye bastı, kaldırıma yakın cam aşağı indi. Kafasını biraz eğerek yaşlı kadına seslendi:

- Anne, nereye gidiyorsunuz

Kız anneye fırsat vermeden kaşlarını çatarak acelece cevapladı:

- Minibüse bineceğiz.

- Ne tarafa gidiyorsunuz

Anne cevapladı:

- Samatya'ya gideceğiz oğlum.

Rıdvan uzanarak arka kapının kolunu çekti, kapı yarım açıldı:

- Lütfen buyurun, götüreyim.

Yaşlı kadın, kızını çekiştirerek otomobile bindi.

- Allah razı olsun evladım.

Teyze ha bire konuşuyor, arada dua ile konuşmasını renklendiriyordu:

- Üç ayda bir kontrolüm var. Bağırsak ameliyatı oldum da Mecburen gidiyoruz. Allah senden razı olsun, bak bugün ne kolay geldik Doktor Ercüment Bey de -senden iyi olmasın- temiz süt emmiş... İnsan evladı Aslında beş oğlum, iki kızım var ama herkes kendi dünyasında. (Kıza döndü.) Nisanur'umdan Allah razı olsun, o bana bakıyor.

Ana-kız yaşayıp gidiyoruz.

- Anneciğim, siz şöyle kapı önünde inin, ben arabaya park yeri bulayım.

Kız Rıdvan'ın yüzüne bakmadan arabadan inerken itiraz etti:

- Lütfen! Buraya kadar yeter. Çok teşekkür ederiz. İyi günler.

Rıdvan'ın cerrah Ercüment Bey'in ofisini bulması zor olmadı. Kapı önünde, küçük bir kuyruğun en sonundaydı anne ve elindeki yelpaze ile kızı. Özellikle ihtiyar kadının gözleri parladı Rıdvan'ı tekrar görünce. Rıdvan onlara yaklaşarak:

- Ben dışarıda kapı önünde bekliyorum, dedi.

Rıdvan otomobil galerisinde, kendisi gibi satış elemanı olarak çalışan Emel'i aradı; çok önemli bir işi çıktığını, öğleden sonra geleceğini söyledi.

Az sonra annekız çıkış kapısında belirince Rıdvan hızlı adımlarla onlara yaklaştı:

- Siz şuraya oturun, ben arabayı getireyim.

Yaşlı insanlar, uzun ömürlerinde lafı yeterince evirip çevirdikleri için ihtiyarlıkta pat diye konuşur:

- Evli misin oğlum

- Hayır anne.

- Niye

- Düşünüyorum aslında

Rıdvan, misafirleri araca bindiğinde, dikiz aynasından dünyanın en etkili, en "delici", en derin gözleriyle tesadüfen buluşmuştu.