Bu bayram senden uzak

Gazeteci ve şair dostumuz, eşiyle birlikte Beşiktaş'taki bayram alışverişini bitirdi.

Hanımının kullandığı araçtan Dolmabahçe Sarayının karşısında indi.

Gazeteye gitmek üzere bir taksiye el kaldırdı.

Orta şeritteki taksi sağa çıkıncaya kadar biraz ilerlemiş oldu.

Şair abimiz, sürpriz nisan sıcağında on beş-yirmi adımlık bu mesafeyi koşarak araca bindiği için, ön koltukta nefes nefeseydi (Takside hep öne otururdu.)

Elinde sigara bulunan taksi şoförü, müşterisinden nereye gideceğini öğrenmek için kıstığı radyonun sesini tekrar yükseltti.

Radyoda bayram sohbeti ağırlıklı programı vardı.

Hanım sunucu, telefondaki "katılımcıyı" uğurladıktan sonra, kısık ve duygusal bir sesle şiir okumaya başladı.

Kelimeleri o kadar net ve anlaşılır şekilde sıralıyordu ki, sanki her dinleyen o anda şiiri ezberleyebilirdi:

Gurbette her şey tuzak,
Şaşıyorum be anne...
Bu bayram senden uzak
Yaşıyorum be anne...

Bir gün tokum bir gün aç,
Duan kalbime ilaç,
Sıcaklığına muhtaç;
Üşüyorum be anne...
Özledim her hâlini,
Yavrum diyen dilini;
Uzat... uzat elini,
Düşüyorum be anne...

Genç taksi şoförü, kapı kolundaki otomatik düğmeye bastı, kendi solundaki camı yarıya kadar indirdi. Yanaklarını içeri doğru çukurlaştırarak derince son nefesini çektiği sigaranın izmaritini camdan dışarı savurdu: