Yavaş

Ocak 2024 gününün sabah saatleriydi.

Önemli bir otelin şef yardımcısı olan Barış, Yenibosna metro durağının çıkışında kendisine tebessümle kitap uzatan genç adamı göğsünden itti.

Tamam, adamın saçı başı biraz dağınıktı ama Barış'ın reddediş biçimi daha kibar olabilirdi.

Nitekim arkasından gelen permalı sarı saçlı kadın uzatılan kitabı aldı. Çantasındaki küçük cüzdandan otuz lira çıkarıp uzattı.

- Paraya gerek yok, hediye ettim, dedi adam.

"Adam" dediğim; bizim İskender aslında... Gizemli olsun diye öyle yazdım.

İskender'in annesi vefat edeli on gün olmuştu.
O gün Kavaklı Mezarlığı'ndan evine dönerken koluna girmiştim.

- "Anne öldüğünde her evlat çocuk yaştadır" diye bir söz var. Aynı acıyı yaşamış biri olarak sabır diliyorum, gibi bir şeyler söyledim ama o kendi derdindeydi. Yaş dolu gözler ve titreyen dudaklarla:

- Onu orada bırakıp dönüyorum. Ne yapacağım ben şimdi, diyordu.

- Ağlamanın ve üzülmenin annene bir faydası yok; sağa sola kitap dağıt, demiştim. Millet okudukça ona manevi katkısı olur.
Bizde makaleleri yayınlanan, sağlamlığına ve adamlığına kefil olduğum emekli müftü Hasan Yavaş Hoca'nın yazdığı "Namaz Kitabı'nı" tavsiye etmiştim.

İskender de o günden sonra cami önlerinde, otogarda, metro durağında, yolu nereye düşerse orada annesinin sevabına bedava kitap dağıtıyordu.

Ünlü bir otelin şef yardımcısı olan Barış'ın yeni yıldaki ilk maaşı o gün yatmıştı.

Barış yapılan zammı az bulduğu için ciddi bir çıngar çıkarınca işten atıldı.