Söz kesmek
Mirzabey, dışı toz ve çamur, içi deniz kumlarına bulanmış arabasını yıkatmak üzere geniş bahçeye girdiğinde, sırada üç araç gördü.
Camı indirip, kendisine yaklaşan güler yüzlü, cin gibi delikanlıya şaka yaptı:- Çok pahalı, biraz indirim yapsana…On yedili yaşlardaki esmer çocuk güldü:- Abi daha fiyatı söylemedim ki…- Olsun, mutlaka pahalıdır.Çocuk biraz geri çekilip arabanın sağını solunu gözleriyle taradıktan sonra:- Abi SUV araçları altı yüz liraya yıkıyoruz, dedi.- Bak işte, sana söylemiştim pahalı diye. Öğretmen indirimi yok mu- Canın sağ olsun abi, beş yüze yaparız.- Sağ olasın Beratçığım.- Berat değil abi, Murat.- Şansımı denemiştim Murat.- Şöyle kenara çek abi.- Ne kadar sürer- Kırk beş dakikaya hazır olur abi.***Mirzabey sıcakta oto yıkayıcıda beklemek yerine, beş yüz metre mesafedeki evine gitmeye karar verdi.Tam site kapısından içeri girerken telefonu çaldı. Kayıtsız numaraları açmıyordu ama açacağı tuttu.- Hocam oto yıkamadan Murat ben, anahtarı götürmüşsün.- Yapma yaa, çantamda mı kalmış Bu sıcakta ekstra yürüyüş olacak bu... Bi' saniye, sen nasıl buldun benim telefon numaramı- Küçük bir araştırma yetti abi. Torpidoda ruhsatın, kartvizitin vardı. Kart elimde şu an, Mirzabey Oğuz yazıyor.- Tamam geliyorum.***Tekrar oto yıkamanın bahçesine girdiğinde, üç araba sahibinden sadece birinin orada olduğunu gördü.Genç bir hanım, yanında bebek arabası, bahçenin bir kenarına konmuş plastik sandalyelerden birinde oturmuş, hararetli bir şekilde telefonla konuşuyordu.Mirzabey arabanın anahtarını Murat'a uzattı:- Al bakalım ajan.Çocuk parlayan gözlerle güldü.- Nerelisin sen Murat- Karslıyım abi.- Hadi canım! Ben de Karslıyım. Yani aslen Ahıska kökenliyim ama Kars'ta doğmuşum. Yedi yaşıma kadar Kars'ta büyüdüm, sonra İstanbul'a geldik. Çocukluğum buralarda geçti;Zeytinburnu'nda, Merkez Efendi'de, Veliefendi'de…***Mirzabey, sandalyelerden birine oturunca kadın ayağa kalktı. Yürüye yürüye konuşmasını sürdürdü.