'Oğlum' kelimesi dilini yaktı
Bizim emekli banka müdürü Feridun amca, neredeyse üç aydır görmediği oğlunu, hiç ummadığı bir yerde buldu. Fatih Camii'nde cuma namazı kılarken öndeki safta ve tam da kendi hizasında
Oğlu, evlendikten sonra, büyük şehri terk eden trenin geride bıraktığı evlerin giderek seyrekleşmesi gibi, gitgide azalan baba ocağı ziyaretlerini üç aydır hepten bırakmıştı. İki semt ötede oturmasına rağmenBirinci rekâtta ve ayaktaydılar. Feridun amca, oğlunun saçlarına baktı, "Düzgün tıraş olmuş. Belki de cuma namazı için özel hazırlanmıştır" diye düşündü."Ama eyvah Bu yasta, yer yer bir iki beyaz kıl var saçında. Acaba evlendikten sonra mı kırlaştı bunlar Mutsuz mu yoksa Kulakları da bana benziyor. Oğlum benim, namaz nasıl da yakışıyor." Delikanlının giydiği montun arkasındaki yazıyı yazan yenilikçi bir tüccar olmalıÇok kullandığımız bir sözü İngilizceye çevirip monta basmışlar: 'Vefa is not only the name of a city' diyor bir yuvarlak halkanın etrafına dolanarakYani, 'Vefa sadece bir semt ismi değil' demek oluyor. Feridun amca, oğlunun kendisinden daha çok annesini üzen kayıtsızlığını düşündü ve "Âdeta vefasızlığı mühür yapıp sırtına yapıştırmışlar da haberi yok çocuğun" dedi içindenOğlu rükûdan doğrulup ellerini yana salıverdiğinde parmağında yüzük olmadığını gördü. Aklından, "Acaba takmıyor mu, yoksa abdest alırken çıkardı da takmayı mı unuttu Ama abdestte çıkarmaya gerek yok ki, parmağında oynatsa yeter" diye geçirdi.İkinci rekâta kalktıklarında oğlunun pantolonuna baktı: "Kot pantolon giymiş ama paçaları yırtık gibi Ne bu şimdi, moda mı" İkinci rekâtın sonunda oturduklarında, oğlunun sağ ayak parmaklarını yere koyup, tabanını dikerek oturduğunu memnuniyetle gördü. "Güzel; tam tarife uygun" dedi.