07.05.2025 Sadık Söztutan - Karanlık yolların çilekeş neferleri - 20.07.2024 : koseyazarioku.com

Karanlık yolların çilekeş neferleri

İstanbul'da sıradan bir günün sonuydu...

Akşam vardiyasını devralan taksi şoförü, gecenin koyu karanlığında, nereden ve ne zaman alacağını bilmediği meçhul müşterisi için direksiyon sallıyordu E-5'te

Merter Topkapı Edirnekapı güzergâhını boş geçmiş, Haliç'e iniyordu.

Ömrü kısa (11 Ocak 1999 - 28 Mayıs 1999, hepi topu 137 gün) ama ceremesi ağır Ecevit hükûmeti günleriydi ve ülkenin boğuştuğu ekonomik kriz, sanki kocaman bir çuvala doldurulmuş ve bu taksicinin sırtına vurulmuştu. Umutsuzca sigarasından derin bir nefes çekip, yarı açık bıraktığı camdan dışarı üfledi.

Birden, yolun ilerisinde, tam Haliç Köprüsü'nün başında, sağ tarafta bir tuhaflık hissetti.

Taksicilere mahsus bir önseziyle, ağır bir trafik kazası olduğunu hemen anladı.

(Burada "önsezi" kelimesini istemeyerek kullandım. "Hissikablelvuku" diye yazsam, bilenlerin bilmeyenlerden az olduğunu biliyorum!)

Frene basarak, yolun sağına kaydı. Geri vitese taktı, gözlerini kaza yerinden ayırmadan geri geri giderek yaklaştı.

Yanılmamıştı; bir otomobil, kamyonun altına girmişti.

Kaza yerinde henüz kimse yoktu, ilk olarak kendisinin oraya geldiğini anladı.

Otomobilin içinde iki kişi vardı.

Durumları felaketti.

Taksi şoförü, merakının dürtmesiyle, ya da "durumu tam kontrol altına almak için" kamyonun şoför mahalline koştu.

Bomboştu.

Muhtemelen kazaya karışan şoför korkudan kaçmıştı.

Tekrar otomobile döndü.

Araç sürücüsünün kafasından kan akıyordu. Yan koltuktaki orta yaşlı, düzgün giyimli kişi ise arada bir kıpırdamasa ölü sanılabilirdi. Elindeki cep telefonu kucağına düşmüştü.

Taksi şoförü tek başına bir şey yapamayacağını anlayınca, kazada yamulmuş sağ kapıyı zorlayarak açtı; bir umut, adamın telefonuna uzandı.