Fark beş, bu iş bitti kardeş

Ligi takip etmeyen birine "Fark 5 puan" desen, "Kesin Mourinho öndedir" der.

Esame (yani isimler) listesindeki 20 futbolcudan 10 yabancı sahada, 8 Türk kulübede Bu, benim gibi milliyetçiler için hazmedilir değil. O zaman maç öncesinde çalma İstiklal Marşını. Dudakları kıpırdamayan donuk suratları niye diziyoruz hizaya

Bu işin olumsuz tarafı Olumlusu ise Fenerbahçe'nin şehit çocuklarını sahneye çıkarmasıydı. "23 Nisan Şehit Çocukları Günü." Ne güzel. 23 Nisan'ın ismi artık böyle olsa keşke

Biz laf kalabalığına dalmışken maç kaçıyor. Oraya dönelim Aylar sonra forma giymiş olan tecrübeli Diego Carlos ile güçlenmiş Fenerbahçe savunması, daha 7. dakikada golü yedi! Golde hatayı ikiye bölebiliriz; "tembel" pası atan Skriniar ve topu bekleyen Szymanski Beklemeyen Gökhan, eski Fenerbahçeli Ramazan'ı gördü, o da Livakovic'i bacaklarının arasından avladı.

Esasında Fenerbahçe çok da kötü oynamıyordu. Ama Kayserililer, ceza sahası civarında topla buluşan her Fenerlinin karşısına iki kişi ile çıkıyordu. En-Nesyri yine toplara kafa vuruyor, kâh direğe kâh kaleciye takılıyordu. Maximin eskiye göre daha bir takım oyunu oynuyordu. İroni şurada ki, maçta olduğunu 20. dakikada fark ettiğim Talisca, 16 dakika sonra Bilal'in hatasında atik davrandı ve tribünleri havalara uçurdu. Fenerbahçe'ye lazım olan buydu; soyunma odasına girerken moralli olmak

Ne olduysa ikinci yarı oldu

Devre başladığında ilginç bir "kopya gol" izledik. Yine Gökhan'ın çalıp taşıdığı top, bu kez şok golün altında Haitili Nazon'un imzası var. Aynı delikten ikinci defa sokulmuştu Fenerbahçe.