DEDE
Oğlundan sonra kızından da bir kız torun sahibi olmuştu Şakir ağabey.
Son torun hayatının merkeziydi artık.Her fırsatta, aynı sitede oturduğu kızına gidiyordu.Hatta bazen bu sık gidişlerini bir gerekçeye bağlamak için şakaya dönüştürüyor, zile basınca kapıyı açan kızı, damadı ve bunlardan birinin kucağında olan sevgili torunu, gülen gözlerle ona bakıyor, dede, arkasına sakladığı bir tane kibrit çöpünü gösteriyordu:- Her evde bu çöpten mutlaka bulunması lazım Bu bir ölüm kalım meselesi. Onun için size bir kibrit çöpü getirdim, ihtiyacınız olur, diyordu.Geliş "gerekçesi" kibrit yerine bazen bir toplu iğne, bazen tek bir fındık oluyordu.Kız ve damat hemen her seferinde gülerek aynı cevabı veriyordu:- Hadi baba, mazerete gerek yok, geç içeri.O da hangisinin kucağında ise hemen bebeği alıp bağrına basıyordu.Dede şimdilik torununu kendisi "seslendiriyordu."Bir cümle kendi adına, bir cümle torun adına konuşuyordu:- Kuzucuğum seni biraz özledim de- "Biraz" mı dede- Neyse kelimelerin üstünde durmayalım.- "Çok özledim" diyeceksin.- Tamam sultanım.Bazen, altın sarısı saçları ve büyük gözleriyle şampuan reklamlarındaki bebeklerden daha güzel olan torununa "Ortak yaşayacağımız günler giderek azalıyor kuzum, önümdeki yolun iyice kısaldığını hissediyorum. Doya doya tadını çıkaralım" diyerek hüzünleniyordu.Ayrılırken bebeği uzun uzun kokluyor "Bu cennet kokunu depo edeyim, senden uzaktayken lazım oluyor" diyordu.Şakir abi metrobüse binmeden önce Mecidiyeköy'de bir AVM'deki parfümeriye girdi. Üç kadından ikisi müşteri ile meşguldü. Boşta olana:- Kızım, bir parfüm alacaktım, dedi.Kız bir süre adamı inceledi. Sonra:- Nasıl bir şey olsun Diye sordu.- Bu işin uzmanı sizsiniz; ne tavsiye edersinizKalfa kız, saçları önüne düşmüş gibi boş yere kafasını salladı:- Bilmem ki Bizim koku çarkımız zengindir. Çiçeksi kokular, oryantal kokular, odunsu kokular, ferah kokular Sizin için mi- Hayır, altı aylık torunum için.- Nasıl