07.05.2025 Sadık Söztutan - Bir İstanbul hanımefendisi - 21.09.2024 : koseyazarioku.com

Bir İstanbul hanımefendisi

Mart ayıydı sanırım.

İskender abi olayı bana anlattığında, altmış beş yaşından sonra evlenmesine şaşırmıştım. Aynı sitede oturuyoruz.

Para yatırmak için bankada sırasını beklerken tanışmış Nigâr Hanım'la. "Tam bir İstanbul hanımefendisi.

Serveti de cabası" diye keyifle anlattığını hatırlıyorum. Bankadaki müşteri koltuklarında yan yana oturuyorlardı.

İskender abi, boynunu hafifçe sağa doğru eğerek Nigâr Hanım'a anlatmaya başladı:

- Emekli komiserim. Beş çocuğumun hepsi yuvasını kurdu ve kendi yolunda yürüyor. Eşim yıllar önce aramızdan ayrıldı. Yalnızım. Hâlim vaktim iyidir. Kendi evimde otuyorum. Daha çarpıcı olan şu ki, şu an benim dükkânım da bulunuyorsunuz.

- Nasıl

- Bu bina ilk yapıldığı zaman, emekli ikramiyem ve biraz borçla almıştım bu dükkânı. Şimdiki kiracım banka... Kiracının banka olması büyük avantaj; ayın birinde para hesapta. Nigâr Hanım, İskender Bey'in güven veren hâlinden etkilenmişti:

- Hayatlarımız birbirine çok benziyor. Benim de kimsem yok, yalnızım. Kalabalık bir ailem vardı ama maalesef yaptıklarıyla hepsinin üstünü birer birer çizdim. Hepsine iyilik yaptım, hepsinden kötülük gördüm çünkü.- Benimkilere "kötü" diyemem ama çok vefalı olduklarını da söyleyemem. (Sağ elini boşlukta salladı:) Amaan, kendi evlerinde mutlu olsunlar da varsın arayıp sormasınlar. Önce İskender Bey'in sırası geldi; işlemini bitirip çıkarken tekrar Nigâr Hanım'ın yanına dönüp koltuğa ilişti:

- Bu civarda mı oturuyorsunuz- Benim adresim çok.

- Nasıl Tam o sırada, kısa bir gong sesiyle Nigâr Hanım'ın elindeki 223 sayısı kırmızı ışıklı tabelada yanınca, kadın kalabalık trafik durmuş da karşıya geçiyormuş gibi koşturdu. İşlemi bittiğinde İskender abi hâlâ oradaydı. Hiç konuşmadan, kırk yıllık dost gibi bankadan birlikte çıktılar.- Gel sana ada çayı ikram edeyim, dedi. İskender abi ve cevabı bile beklemeden yandaki kafeye girdi. Kapının kapanmasını önlemek için eliyle tuttu, kadın da içeri geçti.

- 12 Eylül 1980 ihtilali ile iktidarı eline geçiren Millî Güvenlik Konseyi, bir uygulama başlatmıştı, dedi Nigâr Hanım.- Ne uygulaması

Yurt dışındaki Türk işçi çocuklarının eğitimi için, çeşitli ülkelere Türkiye'den öğretmenler gönderiliyordu. Bu çocukların dilini ve kültürünü iyi öğrenmesi amaçlanıyordu.- O yıllarda ben de devlet görevlisiydim ama hiç duymamıştım. Hayırlı bir uygulamaymış.- Evet, gayet faydalı bir çabaydı. Almanya, Hollanda, Belçika, İsviçre, hatta Suudi Arabistan gibi vatandaşlarımızın yoğun olduğu ülkelerdeki bu görev beş yıllıktı.

- Siz de mi gittiniz- Evet, 1980'de Çankırı'da görev yaparken müracaat ettim, 1982'de tayinim çıktı, Almanya'ya. Berlin'de beş yıl hizmet ettim çocuklarımıza.

- Ve döndünüz

- Hayır. Görev sürem bitince, Alman yetkililer bırakmadı. Her yıl sadece Türk değil, Alman velileri de Türkiye'ye getiriyor, ülkemizi tanıtıyordum. Çalışmalarımı takdir ettiler ve "Bizimle kal, maaşın bizden" dediler. Tam 20 yıl daha orada kalıp, emekli oldum.