Bilirsin unutulmak dokunur her insana

Nişanlısı ile tanışma gününün yıldönümü çok sıradan geçti eczacı kız için. Önemsemedi önce... Özel tarihli günlere önem vermiyordu zaten... Ama "Neler oldu" diye soracak olan arkadaşına yalan söyleyecek olmak üzüyordu. - Çok şanslısın Sevda, dedi eczacı bayan. Evet canım, darısı başına... Düşünebiliyor musun, ben unutmuşum tanışma tarihimizi, ama o unutmamış. Kocaman çelengi kapının önünde görünce hayret ve mutluluğu bir arada yaşadım. Böylesine müthiş jestler evliliğimizin iyi gideceğinin işareti... Sevda, ünlü ve genç bir iş adamının nişanlısıydı. Eczacı ise bir futbolcunun... Eczacıyı, nişanlandığı futbolcuyla, yaklaşık on bir ay önce Sevda tanıştırmıştı üstelik. Bakalım seninki de hatırlayacak mı tanışma gününüzün yıl dönümünü... Oturdukları kafede, önündeki meyve suyunun son yudumunu içti ve dudak büzdü genç eczacı: - Bakalım... Tanışma gününün yıl dönümü çok sıradan geçti eczacı nişanlı için. Futbolcudan haber yoktu. Önemsemedi önce... Özel tarihli günlere önem vermiyordu zaten... Ama "Neler oldu" diye soracak olan Sevda'ya yalan söyleyecek olmak üzüyordu. Yarın da doğum günüydü üstelik... Bunları düşünürken telefon çaldı. Arayan, futbolcu nişanlısıydı: - Merhaba canım. Merhaba. Bu akşam maçtan sonra televizyona çıkacağım. Öyle mi O zaman ekran karşısına çakılacağız desene... Ama ben bunun için aramadım. Sahte bir resmiyet kattı sesine; yarın sabaha randevu talep ediyorum efendim. Benim kalfa İstanbul'a indi. Sabah annesini hastaneye götürecek. Öğleden sonra olur mu - Olur olur. - Hayrola, özel bir şey mi var Yok canım. Saat iki, tamam mı Peki... İki nişanlı arabadaydılar. Eczacı dalgın, futbolcu mütebessimdi. Ne düşünüyorsun hayatım, diye sordu delikanlı yoldan gözünü ayırmadan. Hiiççç. Bu "hiç", hiç inandırıcı gelmemişti ama futbolcu üstelemedi. Sen de benim gibi özel günlere önem vermez misin Laf olsun, sessizliği bozsun diye sormuştu genç hanım. İstanbul'un kenar bir mahallesinde