Ağlama gözlerim Mevla'm kerimdir

İstanbul Zekeriyaköy sırtlarında elit bir çay bahçesinde buluştular.

Aslında bu onların ikinci randevusuydu.

Bambaşka mesleklerden olan Nagehan ile Turan, bir ortak arkadaş sayesinde tanışmıştı.

Genç kız sınıf öğretmeni, dört yaş büyük delikanlı ise mesleksiz üniversiteliydi. Bilgi yarışmalarına soru hazırlayan bir ajansa "parça başı" iş yapıyordu.

****

Nagehan normal hayatında güler yüzlü ama "gönül işlerinde" ciddi bir kızdı. Planı eğlenmek değil evlenmekti.

Elinde bir hediye paketi ile buluşmaya gelen Turan da aynı niyetteydi aslında…

Ama…

İlk buluşmanın sonrasında boşa koymuş, dolmaya koymuş almamış, epey bir ölçüp biçmiş ve kararını vermişti.

İşte bugün o kararı Nagehan'a bildirmek için gelmişti.

Ha unuttum; kız doğuştan görme engelliydi.

Ve:

- Ailemin direnci ile karşılaştım Nagehan… Bizim için de zor bir süreç olur evlenirsek… Ben özür dilerim, lütfen kırılma, dedi Turan.

Genç öğretmen gayet anlayışlı olarak ve neredeyse özür diler gibi kaslarını kırıştırdı:

- Yoo, kırılmak ne demek. Tam tersine, oyalamak yerine açıkça söylediğiniz için teşekkür ederim. Aileniz de haklı… gibi şeyler söylüyordu ama Turan çoktan süzülüp gitmişti oradan…

****

Nagehan bu sessiz terk edişi hissedince, elinde evirip çevirdiği katlanır beyaz bastonu yere düştü.