Yanlış gidecebilecek her şey yanlış gider!

Edward A. Murphy, Amerikalı bir mühendis ve hava kuvvetleri subayıdır. Murphy, özellikle test mühendisliği ve güvenlik alanındaki katkılarıyla tanınır ve "Murphy'nin Kanunu" olarak bilinen ilkenin isim babasıdır. Murphy'nin Kanunu, genellikle "yanlış gidebilecek her şeyin yanlış gideceği" şeklinde özetlenebiliir. Bu kanun, bir teknisyenin yanlış yapabileceği her şeyi yanlış yapmasından doğdu. Murphy'nin Kanunu, zamanla geniş bir popülerlik kazanarak çeşitli alanlarda, günlük yaşamdan iş dünyasına kadar geniş bir yelpazede kullanılmaya başlandı.

Haberin Devamı

Bir şeyle fazla oynarsanız, onu bozarsınız.
Herhangi bir şey ters gidebilecekse mutlaka gidecektir.
Hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildir.
Bütün işler düşündüğünüzden daha uzun sürede yapılır.
Eğer işleri kendi haline bırakırsanız hepsi kötüden en kötüye gidecektir.
Her çözüm beraberinde yeni sorunlar yaratır.
Ters gitmesi muhtemel birkaç olasılık içinde en fazla hasar verebilecek olasılık gerçekleşir.
Otomobil tamir ederken düşürdüğünüz alet, daima aracın en ulaşılmaz yerine kaçar.

Bunlar Murphy'nin bilinen en popüler yasalarıdır. Peki, üzerine reçel sürülmüş bir dilim ekmeğin yere düştüğünde neredeyse her zaman reçelli tarafının halının üstüne düşmesi de bir Murphy yasası mıdır Bu konuda yapılan bir araştırma, reçeli sürerken bıçağı ekmeğe ne kadar sıkı bastırırsanız, reçelli yüzüne düşme olasılığı o kadar azalıyor diyor. Bunun nedeni, bıçağı sıkıca bastırmak, ekmeğe içbükey biçim kazandırıyor ve bu da düşme şeklini etkiliyor. Discovery Channel'daki "Mythbusters" (Efsane Avcıları) adlı bilim şovunda yapılan bir deneyde, 50 ekmekten 29'u yere reçelli yüzü yukarı dönük şekilde düştü. Programın sunucuları Adam Savage ve Jamie Hyneman, "Araştırmada, reçelli yüzü yukarı gelen ekmekler, reçel sürerken bıçağı bastırarak bir çeşit çukur tabak şeklini verdiğimiz ekmekler oldu. Tıpkı ağaçtan düşen yapraklar gibi. Yapraklar yere düşünce çukur yüzleri yukarı dönük durur" şeklinde açıkladılar.

Daha sonraki zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, bir dilim ekmeğin masadan düştüğünde çoğunlukla reçelli tarafının aşağı geldiğini ortaya koydu. Bu çalışmalar kapsamında tereyağlı ekmekler sistematik biçimde masalardan kaydırılarak yere düşürüldü ve sonuçlar bu doğrultuda çıktı. Gerçekten de reçelli tarafın alta gelme olasılığı daha yüksekti. Robert Matthews, bu konudaki araştırmasıyla 1996'da fizik dalında Ig Nobel Ödülü'ne (Harvard Üniversitesi tarafından, önce güldüren sonra düşündüren araştırmalara verien ödül) layık görüldü. Matthews, ekmek diliminin hangi tarafının zemine geleceği, düşüşün nasıl başladığına ve ne kadar yükseklikten gerçekleştiğine bağlı olduğunu ispatladı. Aslında üzerine hiçbir şey sürülmemiş bir dilim ekmek bile genellikle yüzü kişiye bakan tarafı altta kalacak şekilde düşüyordu.