Tüm hücrelerimizi aslında bir kanser hücresi olarak kabul edebiliriz. Vücudumuzdaki tüm bölünebilen hücreler kansere dönüşebilir. Her hücre bölünürken belli kontrol mekanizmaları altında tutulur. Bu kontrol mekanizmaları herhangi bir problemle karşılaştığında, hücre kanserleşir. Bu kanser hücrelerinin çoğu vücudumuzun savunma hücreleri tarafından öldürülür.

Her hücre kanserleşmeye gidebilir fakat kanserleşme yüzdeleri farklı olabilir. Kanser, vücudumuzun kendi hücrelerinin çeşitli nedenlerle başkalaşıma uğraması sonucu oluşan bir durumdur. Bu durum, kanserin vücudumuzdaki her hücrede gelişme potansiyeline sahip olduğu anlamına gelir. Kansere neden olan mutasyonlar farklı nedenlerle ortaya çıkar. Bazı mutasyonlar kalıtsaldır ve genetik miras yoluyla aktarılır. Diğer mutasyonlar ise çevresel faktörler sonucunda meydana gelir. Kanser dediğimiz hastalığın temeli, kontrolsüz hücre bölünmesidir. Kontrolsüz olarak bölünen hücreler iki büyük kategoride sınıflandırılır:

İyi huylu ve kötü huylu. Halk arasında "kanser" dendiğinde genellikle kötü huylu tümörler kastedilir. Çok bölünen hücrelerde hata olasılığı daha yüksektir. Hücreler kusursuz yapıda olmadığı için, her bir bölünmede hata olasılığı vardır. Yani her bir hücre bölünmesi, "kanser" dediğimiz süreci başlatma potansiyeline sahiptir. Yaygın görülen kanserlerin genellikle prostat, kolon ve rahim gibi çok bölünen hücreleri barındıran doku ve organlarda meydana geldiği görülür. Pek çok kanser türü olmasına rağmen, kalp kanserinden pek söz edilmez. Peki, kalp kanseri var mıdır ve bu kanser türüyle karşılaşma olasılığımız nedir

Kalp kanseri vardır ancak inanılmaz derecede nadirdir. Araştırmalar, kalp kanserinin milyonda yaklaşık 34 kişide görüldüğünü söylüyor. Kalp kanserine genellikle primer kalp tümörleri denir, çünkü bu tümörler doğrudan kalpte başlar. Ancak kalpte görülen kanserlerin büyük bir kısmı, diğer organlardan kalbe yayılan metastatik tümörlerdir. Kalp kanseri ile sık karşılaşmama nedenimiz, kalp hücrelerinin çok az bölünmesinden ve viral enfeksiyon gibi dış etkilere çok az maruz kalmasındandır. Buna rağmen, yine de kalp kanserinin oluşma ihtimali vardır. Zira çok az da olsa kalp hücrelerinde mitoz gerçekleşebilir. Kalbin kanserden etkilenmesinin en sık karşılaşılan yolu metastazdır, yani kanserin, lenf veya damar yoluyla, bir organdan diğerine sıçraması. Kalp, kan pompalamak gibi hayati bir göreve sahip olduğundan, hücre yenilenmesi oldukça sınırlıdır. Kalp kası hücreleri, düşük bölünme hızına sahiptir ve bu durum kanser oluşma olasılığını azaltır.