Aman! Sandalı batırmayalım

"Cankurtaran Sandalı" ya da "Cankurtaran Sandalı Etiği" olarak bilinen yaklaşım, devletlerin ekonomik ve toplumsal güçlerini dengede tutabilmeleri adına geliştirilen bir akıl yürütmedir. Bu akıl yürütme felsefe, etik ve toplum bilimleri alanlarında çokça tartışılan bir konudur. Cankurtaran Sandalı Etiği, acil durumlarda ve sınırlı kaynakların olduğu koşullarda cankurtaran sandalına kimlerin alınacağına dair etik soruları ele alan bir yaklaşımdır. Biyolog olan Garrett Hardin, dünyada yoksulluk ve açlık konusunda en fazla tartışma yaratan makalenin yazarıdır.

Haberin Devamı

Bunun ana nedeni, pek de hümanist olmayan fikirlerini açık bir biçimde ortaya koyması ve temellendirmeye çalışmasıdır. Hardin, yeryüzündeki her kişinin dünyanın kaynaklarını paylaşmada eşit haklara sahip olup olmadığını sorguluyor. Hardin, her zengin ülkenin göreceli olarak zengin insanlarla dolu bir cankurtaran sandalı olarak düşünülebileceğini, okyanusta cankurtaran sandallarının yanında dünyanın yoksullarının yüzdüğünü düşünerek "Sandala binmek isteyen ve zenginliğin bir kısmını paylaşmak isteyen kişilere karşı sandaldakiler ne yapmalıdır" diye soruyor ve aynı zamanda her sandalın sınırlı taşıma kapasitesi olduğunu vurguluyor. Hardin'e göre zengin ve refah içinde yüzen tekneye, batan tekneden gelenler alınmamalıdır.

Hardin bu görüşünden ötürü bazı çevrelerce hümanizm karşıtı olarak nitelendirildi. Hardin her ne kadar eleştirilse de birçok gelişmiş ülkenin mültecilere olan yaklaşımı bu şekildedir. Hardin'e göre zengin tekneye binmek isteyenler sürekli olarak buyur edildiklerinde, bir süre sonra zengin teknenin kaderi de batan tekneyle aynı olur. Dolayısıyla huzurun bozulmaması için tekneye kimse alınmamalıdır. Bu aslında en güvenli yoldur. On kişinin daha sandala alınması güvenlik payını yok edeceği için, sandaldakilerin yaşamını da tehlikeye atacaktır. Sandaldakiler ancak bu koşulda hayatta kalabilir.

Hardin, "Ey hümanistler!! İlle de insanlara yardım edilmesini düşünüyorsanız ve bunun 'iyi' olduğunu savunuyorsanız, o halde sizler iyi insanlar olarak sandaldan inip gelenlere yer verebilirsiniz. Böyle yapılması durumunda vicdan azabı çeken siz iyiler ineceksinizdir ve yerinize vicdan azabı çekmeyen insanlar gelecektir. Sonuçta yer değiştirme halinde de sandalın etiği değişmeyecektir. Dolayısıyla isteyen sandaldan inip gelmek isteyenlere yer verebilir" diyor. Bu benzetme ile Hardin, yoksul ülkelere ve göçmenlere yardım edilmemesi gerektiğini ileri sürüyor. Yardım yapılacaksa, göçmen alınacaksa bu belli koşullara bağlanmalıdır. Siyasi mülteciler, bilimsel ve teknik alanda başarılı olanlar ve çok zor durumda olanlar dışında ülkeye kimse alınmamalıdır. Onları içeri almak kendi teknemizi tehlikeye atmaktır! Hardin, dış yardım konusunda da benzer düşünceleri savunuyor.