Deprem bizi almadan biz İstanbul'u alalım

Ömrünün yaklaşık 40 yılını İstanbul'da geçirmiş bir Kürt olarak, doğulu seçmenin tercihlerine dair elbette bazı analizlerimiz var. Gazeteci olmanın getirdiği bu izlemlerimde doğu ve batı Kürt seçmeni arasında ciddi farklar olduğunu söyleyebiliriz. Ancak her ne olursa olsun Kürt seçmeni birleştiren ortak nokta kültür ve değerler noktasıdır. Bu ortak değerler de İslam'da birleşir.

Müslüman Kürt kimliği her ne kadar asimilasyona uğratılmaya çalışılsa da her Kürd'ün aile kodlarına işlenmiş bir bilinç vardır. Bu bilinç ışığında bizleri değerlerinden koparmaya çalışanlara tarih boyunca derslerini verdik, vermeye de devam ediyoruz. Bu ülkede Kürtler en temel insani haklarını dahi son 20 yılda edinmiştir. Eksiğiyle fazlasıyla edinilmiş bu hakları inkâr etmek büyük bir yalana düşmektir.

Bu sebeple Kürtlerin sahip çıktığıçıkması gereken şey bir parti, bir şahıs değil bu temel haklarını tanıyan yönetim biçimi olmalıdır. Bu yönetim biçimini kimlerin sağladığına baktığınızda sandığa giderken vicdanınızın rahat edeceği partiye oy vermeyi unutmayın.

Tüm geleneklerine, inancına bu denli bağlı olup kadirşinas bir millet olan Kürtler, elbet de sandıkta da Kur'an kurslarında okumayı öğrenen öğrencilere "orta çağ zihniyeti" diyen Özgür Özel'in yönettiği CHP'ye değil, temel haklara saygı duymayı bilen bir yönetime oy verecektir. Değerlerin de beraberinde İstanbul'da düşen yaşam kalitesini yükseltmek, yarı zamanlı tatil başkanın harcı değil. Bunu da bu 5 yılda yaşayarak öğrenmiş olduk. Kürtleri seçimden seçime kukla gibi oynatmaya çalışan CHP yönetimine karşı Kürt kardeşlerimin dik bir duruş sergilemesi, her zaman olduğu gibi onurlarını koruması gerekir. Hem sıfır sorun politikası hem de gün gibi önümüzde duran deprem gerçeği, bizi beceriksiz yönetimleri sandığa gömmeye teşvik ediyor, etmeli de Kürt seçmenin de hak arayan yanının bu seçimde de ağır basacağını umuyor, en doğru tercihi yapacaklarını düşünüyorum.