İnsanı mutlu eden nedir

Mutluluk ile ilgili birçok değişik tanım yapılagelmiştir.Kimilerine göre mutluluk sadece akıllı insanların ulaşacağı bir erdemdir. Kimilerine göre pozitif bir his olan coşku, kimilerine göre hayattan bir bütün olarak veya kısmen memnun olmaktır. Benim de; aynı davaya inanmış, davasında samimi ve ihlâslı bir kardeşim ile karşılaştığım an, en mutlu anımdır diyebilirim. O zaman bu kudsî davanın müellifi ve dellâl-ı Kur'ân, Hazret-i Bediüzzamanın "mutluluk" mihengine ve ölçüsüne müracaat edelim, ona göre mutluluk nedir, o sahraya bakalım. Bediüzzaman'a göre; insanlar aynı dünyada bulunmalarına rağmen herkes kullandığı gözlüğe göre farklı bir dünyaya sahip olur. "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır."1 Bu tabirle, insanın güzel veya çirkin görmesi ancak kullandığı gözlüğe bağlıdır. Ancak gerek mutluluk tanımı ve gerekse mutluluğu etkileyen değişkenler ile ilgili görüş farklılıkları, mutluluğa giden yolları da farklı kılmıştır. Said Nursî hazretleri 28 senelik hapis ve sürgün hayatına rağmen Kur'ân'dan keşfettiği mutluluk modeli sayesinde mutluluğu yakaladığını söyler. Bundandır ki hapiste bulunurken bile saadetli ve mutlu olduğunu beyan eder. Bediüzzaman, yazdığı Risale-i Nurlar'da, hakikî ve elemsiz saadetin yalnız iman dairesinde olduğunu ifade etmiştir.2 Demek ki; Risale-i Nur temel stratejisini, zahmetlerdeki rahmeti ve imanın bu dünyadaki sınırsız bir lezzetini göstermek üzerine bina eder. Hatta "İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir."3 diye veciz bir şekilde izah etmiştir. Demek ki, Said Nursî Hazretleri mutluluğun temel esası olarak