İlahi rahmetin coştuğu Şuhûr-u Selâse'ye yani Üç Aylar'a girmiş bulunmaktayız. Birincisi Recep ayıdır ki; onun ilk Cuma gecesi, Leyle-i Regaib'dir. İkincisi Şaban ayı, üçüncüsü Ramazan-ı Şerif ayıdır.Peygamberimiz (asm), Üç Aylar'a girdiğinde şöyle dua ederlerdi: "Allah'ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek eyle ve bizi Ramazan'a kavuştur!" (Tab
Bediüzzaman Hazretlerinin tarif ettiği manada kardeşler arasında uhuvveti, muhabbeti ve tesanüdü yakalamak öncelikli hedefimiz olmalı. Bu hedefe varmak da elbette okuduğumuzu hayatımızda tatbik etmekle olur.Said Nursî Hazretleri, Risale-i Nur eserlerinde kâinatta müthiş bir tesanüd olduğundan bahsediyor. En küçük bir pireden en büyük bir gergedana,
Bazen renkleriyle, şekilleriyle, kokularıyla şairlerin şiirlerine konu olmuş.Bazen de soyut özellikleriyle duyguların diliyle ilham kaynağı olmuş çiçek... Hatta mutluluğun, iyimserliğin, dürüstlüğün, sadakatin ve sevginin sembolü olarak şairler çiçeği divan şiirlerine yansıtmışlar. İşte onlardan biri zühre çiçeğidir. Said Nursî hazretleri, "Zühre n
"Nasihat" kelimesi, öğüt ve irşad anlamında kullanmaktadır. Mü'minler birbirlerine öğüt vermek suretiyle yardımcı olurlar. Cenab-ı Allah (cc): "Hatırlat, umulur ki bu hatırlatman mü'minlere yarar sağlar, (öğüt alırlar)"1 buyurmuştur.Mü'minlerin; dinî yükümlülüklerini samimi olarak yerine getirmeleri, birbirlerine doğru sözü söylemeleri Allah'ın emr
İktisat ve kanaate; israf ve tebzire dair; Risale-i Nur Külliyatı On Dokuzuncu Lem'a'nın başında A'raf Suresi'yle giriş yapılmış.Ayetin meali olarak "Yiyin, için fakat israf etmeyin."1 diye insanlara iktisat emredilmiş. "Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır."2 İktisat; insanın her hususta
Yirmi İkinci Söz iki makamdır. Birinci Makam Vahdet, Ehadiyet ve Tevhit hakkındadır. İkinci Makam Erkân-ı imaniyenin kutb-u â'zamı olan iman-ı billâh hakkındadır.Kur'ân'ın ifadesiyle: Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve o her şey üzerine vekildir. Göklerin ve yerin anahtarları onundur. Allah'ın ayetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar ziyana uğray
Sonbahar adeta bir vedâ mevsimidir. Dağcıların, yaylacıların, göçerlerin köylere, şehirlere ve ovalara dönüş mevsimidir sonbaharMüstahsillerin hüznün kokusu hissedildiği, sıla ve hasret acıları yürekleri sarmaya başladığı göç mevsimidir sonbahar... Biz de köyden şehre göç etme hazırlığı içinde olduğumuz bugünlerde bir taraftan yakınlarımızdan, köyü
Bugünlerde Risale-i Nur külliyatından Yirmi İkinci Söz'ü okuyup mütalaa etmek ve anladıklarımı istifadeye medar olmak üzere paylaşmış bulunmaktayım.Malum olduğu üzere, On Dokuzuncu Söz'de Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var. Birisi şu Kitab-ı kâinattır, birisi şu kitab-ı kebirin ayet-ı kübrası olan Hâtemül-Enbiyâ Aleyhissalâtü Ves
Yirmi İkinci Söz Birinci Makam Dokuzuncu Bürhan'da iki mesele iş'ar edilmiş.Biri Allah'ı tanımamanın dehşetinden bir diğer mesele ise; bu muhteşem kâinat nasıl olur da bir tek Zat tarafından kolayca yaratılır ve idare edilir sorusundan. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, eşyanın kolay idare edildiğini çok harika bir üslup ile ispat etmiştir. Bürha
Risale-i Nur'da, "cüz-küll", "cüz'î-küllî" gibi kavramlar sıkça geçmektedir. "Küll", 'bütün' demektir, "cüz" ise onun parçalarıdır. Mesela, beden küll'dür; kol, ayak, parmak, göz, burun ve kulak onun cüzleri ve parçalarıdır."Küllî" kelimesi daha çok 'umumî, bütün' manasında kullanılır. İnsan" kelimesini bir türün ismi olarak kullandığımızda, bu kül
© 2016