Kardeşlerim,
Kalbime ihtar edildi ki: Nasıl ki Mesnevî-i Şerif şems-i Kur'ân'dan tezahür eden yedi hakikatinden bir hakikatin âyinesi olmuş, kudsî bir şerafet almış, Mevlevîlerden başka daha çok ehl-i kalbin lâyemut bir mürşidi olmuş; öyle de Risale-i Nur, şems-i Kur'âniyenin ziyasındaki elvan-ı seb'ayı ve o güneşteki renk renk, çeşit çeşit yedi nuru birden âyinesinde temessül ettirdiğinden, inşaallah, yedi cihetle şerif ve kudsî ve yedi Mesnevî kadar ehl-i hakikate bâkî bir rehber ve bir mürşid olacak.
Lem'alar, 28. Lem'a, 14. Nükte, s. 438
***
Mevlâna Celâleddin (ra) ve İmam-ı Rabbânî (ra) ve İmam-ı Gazalî (ra) gibi akıl ve kalp ittifakıyla gittiği için, her şeyden evvel kalp ve ruhun yaralarını tedavi ve nefsin evhamdan kurtulmasını temine çalışıp, lillâhilhamd, Eski Said Yeni Said'e inkılâb etmiş. Aslı Farisî, sonra Türkçe olan Mesnevî-i Şerif gibi, o da Arapça, bir nevi Mesnevî hükmünde, Katre, Hubab, Habbe, Zühre, Zerre, Şemme, Şu'le, Lem'alar, Reşhalar, Lâsiyyemalar ve sair dersleri; ve Türkçe'de o vakit
Nokta ve Lemaat'ı gayet kısa bir surette yazmış, fırsat buldukça da tab etmiş. Yarım asra yakın, o mesleği Risale-i Nur suretinde, fakat dâhilî nefis ve şeytanla mücadeleye bedel, hariçte muhtaç mütehayyirlere ve dalâlete giden ehl-i felsefeye karşı, Risale-i Nur, geniş ve küllî mesnevîler hükmüne geçti.
Mesnevî-i Nuriye, s. 18
***
Selef-i Salihînin bıraktığı kudsî tefsirler iki kısımdır: Bir kısmı ahkâma dair tefsirlerdir, diğer bir kısmı da âyât-ı Kur'âniyenin hikmetlerini ve iman hakikatlerini tefsir ve izah ederler. Selef-i Salihînin bu türlü tefsirleri çoktur. Hususan Gavs-ı A'zam Şah-ı Geylânî, İmam-ı Gazalî, Muhyiddin-i Arabî, İmam-ı Rabbânî gibi zevat-ı kiramın eserleri, bu kısım tefsirlerdir. Bilhassa Mevlâna Celâleddin-i Rumî Hazretlerinin Mesnevî-i Şerif'i de bu tarz, bir nevi manevî tefsirdir. İşte, Risale-i Nur, bu tarz tefsirlerin en yükseği, en mümtazı ve en müstesnasıdır. (Mehmed Kayalar)

19