Çanakkale!.. Çanakkale!..

Bazı günlerin, ayların, senelerin ve de kısa bazı zamanların unutulmaz hatıraları, anları ve olayları vardır.

Vaki bir davet üzerine Risale-i Nur okuma, anlama ve anlatımları üzerine bir sohbet, bir ders için kalelerin ve çanakların, toprakların ev sahipliği yaptığı Çanakkale'de idik.

Vakfımız Recep kardeş, muhterem hizmet yoldaşım Ramazan hocamla yollara revan olduk. Biga'dan geçerken Sadi abimize telefonla selam verdik ve seni de götürelim, dedik. Bu azim poyraz ve lodosların soğuk soğuk estiği ve ruhaniyetli olduğu için ürperti verdiği bir hava cereyanı içerisinde Çanakkale yakınlarına vasıl olduk.

Ve telefon, Hüseyin Ağabeyimiz telefonun ucunda; "dershanenin navigasyon haritasını atıyorum, siz hoşgeldiniz ben de dershaneye geliyorum" diyor. Çanakkale Nur dershanesindeyiz. Derslerin ve dershanenin fedakâr ve kahramanları Hüseyin ağabey, Necmettin ağabey ve Hürriyet kahramanı Tacettin ve Erol Toros ağabeylerle birlikteyiz.

Evet, adet olduğu üzere hoşsohbet ve Suallerden sonra birbirimizle Bursa, Çanakkale hizmetlerini, Nur hizmetlerini paylaşıyoruz.

Ve bu paylaşımda iki zahiri ve batıni ortak nokta var; ruhaniyetli şehirler Çanakkale ve Bursa.

Çanakkale cemaatinin mütevazı ve harika bir muhteşem manzara ortamında, deniz kenarındaki ikramlarından sonra yeniden dershane-yi nuriyeye doğru yol alıyoruz.

Ve yine Necmettin ağabey: "Geçen sene kaldığınız küçük oda hazır ve sıcacık" bu sene elektrikli soba yerine radyatörü büyüttük, sıkıntı yok aksine sıcacık.

Tacettin ağabey, Hüseyin ağabey ders başlama ve gidişatı hakkında bilgiler verdiler. Bu arada Mersin'in kaçırdığı Erol Toros ağabey ve dershanenin gedikli müdavimi Osman ağabeylerle sohbet ediyoruz.