Sevilmek

Sevmek dediğimizde insanın yaratılışında olan bir özellik olarak var diyoruz. Aynen öyle de sevmenin mukabili, bir bakıma karşılığı gibi olan sevilmek de fıtridir diyebiliriz.

Sevmek denince kolay gibi sevilmek denince de biraz zor gibi görünüyor. Belki de sevilmek biraz daha çeşitliliği mi ifade ediyor acaba

Hani fiziki, kalbi, akli, ruhi bir hazza, lezzete, zevke sebep olacak bir özellik, bir fiil, bir konuşmanın ortaya konmasıyla; bu basamaklar bahanesiyle insanın sevilmesi.

İnsan birisini sever, eğer samimi ise sevilir. Sevilmek bir bakıma sevmeyi takip ediyor.

Durduk yerde de sevilmiyor insan. Belki kız çocuklarının kendisini sevdirmeleri noktasından efendimizin tespitini göz önüne almamız gerekiyor.

Gerçek manada sevmenin tezahürü, kendisini her haliyle göstermesi; sevilmeyi daha dikkatli ve şüpheye, zanna düşmeden yaptırabilir.

Her ne olursa olsun her sevmek her zaman sevilmekle karşılık bulur diyemeyiz. Ama sevme sevilmeyi bekler diyebiliriz. Allah'ı seven, peygamberi seven, dinini seven derecesine göre, samimiyetine ve ihlasına göre sevilme karşılığını görebilir. Zaten sevilmek ve sevmek noktasında bizim esas vurgulamak istediklerimiz dünya ve dünyaya ait şeyler üzerine değildir. Çünkü dünya sevgisi ve sevgilisi varsa dünya kadar da menfaati ve dünya kadar da belası musibeti vardır.

Hiçbir dünya sevgisi aile sevgisinin yerini tutamaz. Aynı şekilde dünyanın herhangi bir şekilde sevilmesi ahiretteki her herhangi bir sevilme mükâfatının yerini tutamaz.