Şerefle yâd edilebilmek
İnsanların şöhretperestlik ve kendini beğenmişlik damarı, gururuyla birleşince hazır zamana kanaat etmez, razı gelmez.
İlla ki şan diyecek, şöhret diyecek; böyle bir adamın hareket noktası daima kendi enâniyeti, gururu ve kendini beğenmişliğidir.
Bu ahirzaman asrında ise Kur'ân, iman, İslâmiyet tebliği, irşat ve neşir noktalarında lâzım olan şey, kendini beğenmişlik ve gurur değil; ihlâs, tevazu ve alçakgönüllülük olmalıdır.
İnsan, özellikle kudsî hizmetlere soyunmuş, aday olmuşsa hizmetin uhrevî havasına kendini sokabilmelidir. Bunun için ise Kur'ânî ve imanî eserleri olabildiğince çok okumalı; bu konularda çalışmak, öğrenmek ve kendini geliştirmek için çok fazla mesai sarf etmelidir.
İnsan, karnını en iyi şekilde doyurabilmek için bir değil, birkaç plan yapıp birden fazla hedefe, gayeye kendini bütün nefsi ve varlığıyla yönlendirebildiği gibi; uhrevî, Kur'ânî, İslâmî, imanî her konuda da kendini mükemmel bir şekilde yetiştirebilmeli, yönlendirebilmeli ve bu hizmetlerde istihdam edebilmelidir.
Güzel bir tabir vardır: "Kim ne ekmişse, onu biçer." Bu dünya tarlasında, dünya adına ektiklerimizin yanında ahiret namına da ne ekmişsek, onu inşallah ahiretlikleri ahirette, dünyalıkları ise burada biçeriz.