İlimlerin şahı ve padişahı olan iman ilmi başta olmak üzere bütün ilimleri elde etmeye ve baş üzerinde tutarak icraat sahasına koymaya bakmalıyız.
İlim öyle bir iksirdir ki, insanın maddî manevî kimyasına da tesir eder ve onu değiştirir. İlim, ilim aşkıyla yananları ve kıymetini bilenleri yükseltir, büyütür ama onu bu büyüklük muvazenesi içerisinde alçak gönüllü ve mütevazı da yapar.
İlim, eğer çıkar sağlamak veya makam elde etmek amacıyla kullanılırsa, insanı kibirlendirir, gururlandırır ve kendini büyük görmesine yol açar. Cehaletle birleştiğinde ise, kişiyi gurur, kibir ve büyüklenmenin her seviyesine sürükler; hatta bazen insanlık değerlerini bile kaybettirir.
Bilindiği gibi Yunus'un dilindeki ilim; "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir."
İlmin en kıymetli mertebesi ve çeşidi olan iman ilmi ise kendine has, kendine özel ve hususî bir mahiyettedir. Öncelikle iman ilmi elde edilmesi farz olduğu için bütün ilimler adına farklı bir boyutta manaları ifade etmektedir. Çünkü iman ilmi kendisi dışındaki bütün ilimleri içerisinde barındırıyor. İlimlerin kaynağı, şahı ve padişahı olmasının sebebi bu özelliğidir.

82