Dersde mesul olmamak

Bugünlerde akıl-kalp ve ruh-sır'ın doğduğu faydalandığı ve istifade ettiği zamanımızın muhteşem bir Kur'an tefsiri Risale-i Nurların okunması ve anlaşılması yine gündemde.

Risale-i Nurların telifinden bu yana yaklaşık yüz sene geçmiş okunması, paylaşılması konularında ise yüzlerce tecrübe yaşanmış. Bizatihi Said Nursi'nin Risale-i Nur talebeleri ile birlikte yaptıkları dersler, özellikle de Isparta'da sabah namazından sonra yapılanlar ehemmiyet kesbetmekte, önem arz etmektedir.

Kendisi, dersin konusunun vaziyetine göre eğer gerekiyorsa bir kelime, bir cümle veya bir paragraf veya umumen dersin tamamı konularında izahlarda bulunmuş. Okuyanın dersine müdahil olmuştur.

Zübeyir Ağabeyin de konferansta ifade ettiği gibi, Risale-i Nurların düzgün anlaşılır okunması ve metne müdahale etmemek, yorumlara girmemek esas olmuştur.

Evvel ve ahir, önden ve sondan, Risale-i Nur dersinin formatı, okunma şekli ve tarzı bellidir.

Bediüzzaman tekrar tekrar anlamak için, okumayı daima ön planda tutmuştur. Kendisinin Risale-i Nur'u nefsine okumalarından örnekler vermiştir. Mesela Haşir risalesini kırk, elli ve yüz defa okuduğunu lahikalar da ifade ediyor. Zaten bütün Risale-i Nur okuyanlar çok iyi biliyorlar ki; Risale-i Nurlar tekrar tekrar okundukça okuyanlara açılır. Her okumada okuyanı; ayrı ayrı te'kid ve tasdik edici, ikna edici, huzur verici, zevk ve lezzetlere gark edecek tefekkür ufuklarına taşır, götürür belki de uçurur.

Biraz da; bu izah ve yorumlara ve dahi Bediüzzaman'ın artı ekleme ve çıkarmalara baktığımızda düşünüyoruz ki acaba nefis ve şeytanın haricinde başka aldatmalar ve başka işlere alet olmaları mı var diye düşünmek, akıl etmek zorunda ve mecburiyetinde mi kalacağız acaba.