İşçinin korunması ilkesi İş Hukuku'nun temel ilkelerinden biridir. Bu korumanın en önemli araçları arasında iş güvencesi yer almaktadır. İş güvencesi, işverenin keyfi veya geçerli bir sebebe dayanmadan iş sözleşmesini sona erdirmesini engellemeyi amaçlamakta ve işçiye işe iade davası açma hakkı tanımaktadır. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca tüm işçiler, iş güvencesine sahip değildir. İş güvencesinden yararlanabilmek için bazı şartların birlikte sağlanması gerekmektedir.
İş güvencesine tabi olmayan işçiler açısından ise fesih sürecinde farklı koruma mekanizmaları gündeme gelmektedir. Bu noktada özellikle kötüniyet tazminatı önem kazanmaktadır. İşverenin, işçiyi keyfi şekilde ya da kötü niyetli davranışlarla işten çıkarması durumunda, iş güvencesi kapsamı dışında kalan işçiler işe iade davası açamasa da kötüniyet tazminatı talep edebilmektedirler. Böylece iş güvencesi şartlarını taşımayan işçiler bakımından, feshe karşı bir denge unsuru olarak kötüniyet tazminatı devreye girmekte ve işçilerin tamamen korumasız kalmasının önüne geçilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18'inci maddesinde "Feshin geçerli sebebe dayandırılması" hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Aynı zamanda bu husus iş güvencesini ifade etmektedir.
İşe iade davası için gerekli olan şartlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
* İş Kanunu kapsamında çalışıyor olmak,
* İşyerinde 30 veya daha fazla işçinin çalışıyor olması,
* 6 aylık kıdeme sahip olmak,
* Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olmak,
* İşveren tarafından iş sözleşmesinin keyfi veya geçerli bir sebebe dayanmaksızın feshedilmesi,
* İşveren vekili ve yardımcısı olmamak,
* Arabulucu nezdinde anlaşma sağlanamaması.
Yukarıda yazılı şartların birlikte sağlanmaması halinde işçi, iş güvencesine sahip olamayacaktır. İş güvencesi kapsamında olmayan işçilerin işe iade davası açma hakları bulunmamaktadır. Bu doğrultuda kötüniyet tazminatı gündeme gelmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 17'nci maddesinde "...18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir."
Bu bağlamda, iş güvencesi kapsamında olmayan işçinin, iş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetli olarak feshedilmesi sonucu ödenen tazminat, kötüniyet tazminatı olarak ifade edilmektedir.