Ya faiz ya IMF ya da yüksek kur!

Günlük hayatta karşılaştığım herkes aynı görüşte: Hiç böyle bir kriz görmedim yaşamadım! Gerçekten de Türkiye belki de tarihinin en derin ve uzun süreli krizini yaşıyor. Üstelik bu krizin dibi şurası da diyemiyoruz. Hayat pahalılığı her geçen gün daha da artıyor. Alt grubun gıda maddelerine erişimi her geçen gün daha da zorlaşıyor. Merkez Bankası'nın döviz rezervi eksi 50 milyar dolar civarında. İhracat yapmak için bile ara mamul için ithalata bağımlı olan şirketler başta olmak üzere enerji ve gıda ithalatı için her ay ortalama 3 milyar dolara ihtiyacımız var. Bir inat uğruna ülkeyi bu hale getirenler dolar bulmak için akla mantığa sığmayan iktisat ilminin kabul etmeyeceği yöntemlere başvurarak dolar bulmaya çalışıyor. Şu ana kadar değirmeni taşıma suyu ile döndürdüler. Ancak artık tıkandı. Dolar için gitmediğimiz ülke kalmadı. Birleşik Arap Emirlikleri'nden Suudi Arabistan'a kadar. Ortada halen dolar yok. Gelen ise üç beş milyon dolar o da açıkları kapatmaya yetmiyor. Peki Türkiye, tarihinin en derin krizinden nasıl çıkar Bunun üç yolu var. IMF: Türkiye acil olarak Uluslararası Para Fonu IMF'ye gidebilir. Sonuçta gurur yapmanın bir alemi yok. Sen bu fonun üyesisin ve çok ucuz kaynak bulabilir Türkiye. Türkiye'nin acil olarak 30 milyar dolar civarında bir para girişine ihtiyacı var. Bu parayı IMF'den ancak alabiliriz. Tabii ki IMF yapısal reform isteyecektir. Bağımsız bir Merkez Bankası. Bu da bu iktidarın hesabına gelmez. Gelse de "IMF bizden borç istedi" sözü bu hesabı bozuyor. Yıllarca sen meydanlarda "IMF bizden borç istedi" de, sonra IMF'nin kapısına git. Bunu yapamaz. Yapsa bile son çare olarak yapar. Yine de çok zayıf bir olasılık. FAİZ YÜKSELTME: İkinci çözüm faiz yükseltmek olacaktır. Merkez Bankası'nın faiz yükseltmesi çok önemli. Çünkü dünyaya da aynı zamanda "Biz artık faizin enflasyona neden olduğu saçma sapan tezi bıraktık. İktisat ilmine göre hareket edeceğiz" demek olacaktır. Bu Türkiye'yi bir anda kurtarmaz ama en azından uçurumun eşiğinden