Halaya devam mı dostlar

Türkiye gerçekten çok garip bir ülke. Belki 50-100 sene sonra bu yıllarımız uzmanlar tarafından incelenecek davranış psikolojimiz konusunda yüzlerce kitap yazılacak. Bir futbol kulübü başkanının arkasında ölümüne duran insanlardan tutun da siyasi tercihlerine kadar. Gerçekten ilginç bir ülkeyiz. Mesela siyasi tercihimizi bile Ali Şen'e, Ali Koç'a verdiğimiz destek gibi veriyoruz. Karpuz ikiye ayrılarak. Ortamız hiç yok! Duygusallığımız mantığımızın çok ötesinde geliyor. Politikacılara bakış açımız da aynı. Tam destek hep destek. Hatta ölümüne destek! Onu hatasız bir kul olarak görüp kutsamak bize özgün bir şey. Bu da politikacılarımızın kibrin tuzağına düşmesine neden oluyor. Yani bir nevi politikacı seçmenini, seçmen politikacıyı zehirleyip duruyor. Bu kısır döngü bazen politikacının son nefesine kadar devam ediyor. Yani politikacılar seçmeninin ona verdiği psikolojik güç ile son nefesine kadar koltuk hayali ile yaşıyor. Peki bu bütün dünyada da böyle mi Dünyayı bilemem ama her Türk'ün koşarak gitmek istediği İngiltere'yi anlatmak istiyorum. John Major! İngiltere'nin en önemli politikacılarından biri. İşin mutfağında yetişmiş. 1979-1990 yılları arasında dünya tarihindeki en önemli politikacılardan Margaret Thatcher'in kurmuş olduğu hükûmetlerde dışişleri bakanı ve maliye bakanı olarak, 2001 yılına kadar Birleşik Krallık Parlamentosu Huntingdon üyesi olarak görev yapmıştır. İngiliz Muhafazakâr Parti'den Avam Kamarası temsilcisi olarak 1979'da seçildi ve parti içinde hızla yükseldi. 1989'da Başbakan Margaret Thatcher tarafından dışişleri ve sonra maliye bakanı olarak hükûmete atandı. Margaret Thatcher'ın istifasından sonra 1990'da parti lideri ve başbakan seçildi. Beklenmedik bir sonuçla 1992 Birleşik Krallık genel seçimlerinden zaferle çıktı. John Major'ün ilk başbakanlık yılları 1990-93 arası ekonomik gerileme dönemine rastladı. Major'ün başında olduğu hükûmet gittikçe oy kaybetmeye başladı. Sonunda 1997 seçimlerinde Muhafazakâr oylar Tony Blair'in başında bulunduğu İşçi Partisi'ne kaydı ve John Major koltuğunu Tony Blair'a bıraktı. John Major sadece koltuğu değil politikayı da o meşhur sözünü söyleyerek bıraktı: "Perde inince sahneyi terk etmek lazım." John Major için perde inmişti. Kendisine destek veren muhafazakâr oylar ekonominin kötü olmasından dolayı İşçi Partisi'ne gitmişti. Yani muhafazakârlar İşçi Partisi'ni hainlikle ülkeyi bölmekle, teröristlere destek vermekle suçlamadıkları İşçi Partisi'ne gitmişlerdi. Yani yaşam kalitesini daha da yükselteceğini inandıkları karşı partiye geçmişlerdi. Bugün John Major nerede, ne yapıyor bilen yok. Onu yeniden umut olarak görüp "siyasete dön bizi kurtar" diyen seçmen kitlesi de yok! Ya Türkiye'de Son nefesine